Bitki Çayları Sayesinde Hastalanmıyoruz!

Sitemizin diğer yazarı XY (eşim) ve ben 2020 yılının Ocak ayından beri hiç hastalanmamış, covirgin bireyleriz. Üstelik yaklaşık 6 aydır yani 4. doz Biontech aşımızı olduktan sonra maske kullanmayı falan da bıraktık. Bu kışın gribi de bir tuhaf malum. Kimle konuşsam ya hastaneye gitmiş ya hastanelik olmuş ama gitmemeye direnmiş. E her şeye rağmen değil Covid, mevsimsel gribe/domuz gribine/influenzaya bile yakalanmamış olduğumuz düşünülürse; bu konuda birkaç öneride bulunmaya hakkımız var sanıyorum. Ailenin vitamin ve takviyelerden sorumlusu olarak da sözü ben alıyorum. Bugünkü dersimiz 🙂 bitki çayları.

Kışın vazgeçilmezi bitki çayları dolabımız; boğaz gıcıklanmasında, mide yanmasında, baş ağrısında, üşütmede hemen elimizi attığımız ilk yardım çantası gibidir.

Demlikte bitki çayı
Şifa deposu bitki çayları

Bitki çayları ile diğer çayların farkı nedir?

Bitki çayları terimi çay bitkisinden elde edilen siyah, beyaz, yeşil çaylar gibi çaylardan farklı olarak diğer bitkilerin yaprak, çiçek, tohum, kök ve kabuklarından oluşan çaylar için kullanılır. Bu bitki kısımları kurutulmuş veya taze olarak kullanılabilir. Aynı zamanda çayın bitkisine, kuru/taze olmasına ya da kullanım amacına göre sıcak suda bekletilerek ya da kaynatılarak hazırlanabilir.

Bizim evin temel bitki çayları:

Bunlar gönül rahatlığıyla sıkça içtiğimiz, kolay kolay doz aşımı olmayacak çaylar. Şimdiye kadar bizde hiçbir şikayet yaratmadılar.

Ihlamur:

Soğuk algınlığı deyince akla ilk gelen bitki çayı olan ıhlamur kaynatılırsa içindeki polifenolleri yitirdiği için etkisi azalır. Üzerine 80-90 derece sıcaklıkta su ekleyip 10 dakika bekletmek en iyisidir.

Ben demlediğim ıhlamurun ısıtıcı bir etkisi olmasını istersem içine bir iki tane karanfil ve yarım çubuk tarçın da atıyorum. Soğuk algınlığında en çok bu şekilde tüketiyoruz. Eğer evde varsa bir parça portakal kabuğu, elma ya da ayva kabuğu da içim zevki açısından çok yakışıyor. Ancak bu ilavelerin her birinin (elma ve ayva hariç), uzun süre bekletirseniz acılık vereceğini hatırlatmak isterim.

Ihlamur boğaz ağrısına, öksürüğe iyi geldiği kadar kabızlık önleyici ve uyku verici etkisi ile de işe yarıyor.

Ihlamur ile ilgili olarak yıllar önce bir yerlerde uyku vermesi için kaynatmak, öksürük için ise demlemek gerektiğini okumuştum. Şimdi o bilgiyi tekrar bulup teyit edemedim. Siz bunu daha önce duymuş muydunuz? (Yorumlara yazarsanız sevinirim)

Demlenen ıhlamur bardağa aldıktan sonra içine bir kaşık bal ekleyerek etkisini arttırabilirsiniz.

Çok eskiden bir ablamız içine birer kaşık nane ve kekik atarak demlemeyi öğretmişti. Lezzetli oluyor orası kesin fakat madde etkileşimi nasıldır, bu kullanım doğru mudur bilemiyorum ve tavsiye de edemiyorum.

Bu arada makbul olan, ıhlamurun çiçeğidir ancak çiçek sapına yapışık olan yapraklar ayrılırken çiçek kısmı da dağılıp zarar gördüğünden genellikle çiçek-yaprak karışımı olarak satılır.

Papatya Çayı:

Canımız ciğerimiz papatya çayını o kadar severiz ki, seyahate giderken hazırladığım ilaç çantamıza bile mutlaka bir kaç poşet papatya çayı atarım.

Papatya çayı mide ile ilgili tüm şikayetlerimizin ilacıdır desem yeridir. Bulantıdan ağrıya, ekşimeden yanmaya, hazımsızlıktan gaz şikayetine hemen her sorunda önce bir fincan papatya çayı içeriz.

Bal da eklendiğinde son derece lezzetli olan papatya çayı, yatmadan önce canımız bir şey içmek istediğinde de huzurlu bir uyku için ilk tercihimizdir.

Yurt dışında da genellikle sabah kahvaltılarında sunulan bitki çayları arasında mutlaka papatya çayı bulunduğuna şahit olduk.

Fincanda papatya çayı
Papatya çayı

Adaçayı:

Adaçayı fitoöstrojen içerdiği için evde sadece ben, dönemsel olarak kullanıyorum.

Özellikle zayıf olduğum dönemde östrojen miktarımı arttırmak için çok içtiğim bu çaya artık kilo aldığım için o kadar da ihtiyaç duymuyorum. Östrojen kilo aldıran, vücuttaki yağlanma da östrojen salınımına neden olan şeyler olduğu için menopoz öncesinde fazla adaçayı içmeye hiç gerek yok. Ama dediğim gibi özellikle zayıf olduğum dönemde demleme adaçayı ve adaçayı sirkesi kullanıyordum ki östrojen arttırmada çok faydasını gördüm. Sirkeler için yazacağım yazıda da mutlaka yer vermeyi düşünüyorum. Ciltte ve saçlarda sağlık ve parlaklık olarak size geri dönüyor östrojen. Ayrıca çok zayıfsanız daha kıvrımlı bir vücuda sahip olmanıza da yardımcı oluyor.

Ayrıca adaçayı menopoz dönemi şikayetlerini hafifletmek için doktorlarca bile öneriliyor.

Bir keresinde küçük küçük poşetlerde satılan tek demlemelik adaçaylarından almıştım. İçerisinde birer dilim de kuru portakal vardı. Şu anda o şekilde satılmıyor sanırım ama tavsiye ederim, kuru portakal adaçayına çok yakışıyor.

Adaçayı çok çabuk acılaşan bitki çayları arasında. Yaprakların üzerine kaynar su dökmeye bile gelmez. Önce fincana veya demliğe sıcak su doldurun, su bir kaç saniye soğusun. Sonra üzerine adaçayı yapraklarını atın.

Eğer demet şeklinde satılan veya saplı adaçayı alırsanız, evde tütsü olarak da kullanabilirsiniz. Sadece yaprak olanları yakmak biraz zor oluyor.

Arada bir içtiğimiz bitki çayları:

Karabaş otu çayı:

Özellikle baharda tazesini bulursanız kaçırmayın. Tazesinin rengi de kokusu da çok daha keskin olur. Ama çok kısıtlı bir süre bulunduğu için yaygın olarak kuru haliyle çay yapılır.

Bir fincan sıcak suya 1-2 tane karabaş otu çiçeği kurusu atmak yeterlidir. Biraz ılınınca içebilirsiniz.

Müthiş bir antioksidan kaynağıdır. Hem kansere karşı korur hem de bağışıklığı kuvvetlendirir.

Ancak düzenli kullanmaya karar verirseniz üst üste 15 günden uzun süre içilmesi önerilmiyor.

Ben sadece stresli günlerde uyuyabilmek için demliyorum. Her gece kalkıp bir kaç saat oturan, kesintisiz olarak 7-8 saatlik bir uyku uyumayı beceremeyen bir insan olarak, karabaş otu çayı içtiğimde deliksiz uyuyup dinlenmiş kalktığımı söylemeliyim.

Zeytin yaprağı çayı:

Zeytin yaprağı da çok çabuk acılaşır. Sıcak suyun içinde bile bekletmeyin, beş dakika içinde süzün. Fincan başına 1 tatlı kaşığı yeter.

Açıkçası bu çay bitki çayları arasında benim lezzetini sevmediğim tek çay olabilir. Ancak çok faydalı olduğu için arada bir içmeye gayret ediyorum.

Hücre yenileyici özelliği olduğu için en çok ağız yaraları, diş eti rahatsızlıkları gibi durumlarda kullanılıyor.

Bağırsaklara faydalı, kabızlığı önlüyor.

Antioksidan, antienflamatuar ve kalp-damar sağlığına faydalı, iyi kolesterolü yükseltiyor.

Reyhan Çayı:

Mis mis! Çook severim. Fesleğen ve reyhan en sevdiğim taze ve kuru baharatlar arasındadır. Taze reyhanın şerbetini de yapıp çok sevmiştim (hatta bir ara onu da yazayım size). E tabii ki çayı da efsane…

Reyhan kurusunun ölçüsü yok, demliğe şöyle gelişigüzel bir tutam atıyorum. Kaynatmıyorum, biraz ılınınca içiyorum. Tazesinden hiç tek başına çay demlemedim. Yazın bir kaç kere saksıdan fesleğen-reyhan koparıp elimdeki siyah çay dolu bardağa atmışlığım var. Güzel kokutuyor.

Bu arada, benim zevk için içtiğim reyhan çayı meğer zayıflamaya yarıyormuş. Araştırsanız, bir sürü faydası da var ama tabii hiçbir şeyi abartmak iyi değil.

Arada bir demleyin, için, gününüz şenlensin. Hatta limon ve tarçın kabuğu da atın içine, bir cam demlikte demleyin, gözünüz gönlünüz bayram etsin. Hadi madem yaptınız bir keyif, biraz da bal katın da sinirleriniz pamuk gibi olsun…

Zerdeçal/Zencefil/Ekinezya/Anason

Bunlar benim gerçekten çok üşüttüğüm zaman içtiğim bitki çaylarıdır.

Şimdiye kadar hep poşet çay olarak aldım. Öyle ki; eve taze zencefil aldığım zamanlarda bile çayını yapmadım.

Farklı markalar bu çayları karışık ya da tek çeşitten oluşan poşetler olarak hazırlamışlar. Güvendiğiniz bir marka varsa alıp içebilirsiniz. Ben artık dökme çay/bitki çayı tüketmeye başladım (sebebi aşağıda yazıyor). Fakat işte bunları yapmayı henüz bilmiyorum, denemedim.

Bu kış bu çayları kendim hazırlama konusunda deneyim edinirsem burayı güncelleyeceğim. Anladığınız üzere, kullanmadığım şeyi de önermiyorum. Siz bunların açık olarak alındığı zaman nasıl demleneceklerini biliyorsanız yorumlara yazar mısınız?

Yancı bitki çayları:

Bunlar tek başına da içilebildiği gibi benim daha çok siyah/yeşil çaylara lezzet vermek için kullandığım bitki çayları.

Defne Çayı:

Et, balık, tavuk yemeklerine çok yakışan defne yaprağı, bitki çayı olarak da çok lezzetli ve faydalı.

Ben genellikle siyah çayın içine bir-iki yaprak atarak karışık demliyorum. İçine defne yaprağı attıysam, çayı altı açık bırakmıyorum, demliği ocaktan alıyorum. Defne yapraklarının kaynamaması gerek.

Defne yaprağını tek başına da demleyebilirsiniz. Bir fincan sıcak su için 2-3 yaprak yeterlidir. Kaynatmadan, on dakika bekleyip içebilirsiniz.

Ancak yoğun bir defne çayını günde bir fincandan fazla tüketmeyin.

Defne yaprağı çayı hamile kalmaya çalışan, hamile ve emziren kadınlarda önerilmiyor.

Öksürüğü kestiği, zayıflamaya yardımcı olduğu söylenen defne çayı enfeksiyonları önlediği ve kalp-damar sağlığına faydalı olduğu için benim tercih ettiğim bitki çayları arasında. Ayrıca lezzetini de çok seviyorum.

Yasemin Çayı:

Yeşil çay ile karıştırarak demleyip içmeyi seviyorum. Yeşil çay sert geliyor ise beyaz çay ile de karıştırabilirsiniz. Açıkçası yasemin biraz pahalı, beyaz çay da öyle. Yeşil çay ile birlikte daha ekonomik oluyor.

Benim kendimi şımarttığım iki çaydan biridir yaseminli yeşil çay. Kokusu, lezzeti klastır.

Bir zamanlar L’Occitane’ın yaseminli yeşil çaylı bir parfümü vardı, sonra Doğadan bu içerikte bir hazır çay çıkardı.

Zaman içinde önce parfüm bulunmaz oldu sonra da Doğadan’ın çayı bana yapay gelmeye başladı. En güzeli dökme yasemin çayını alıp gözünüzle görerek demlemek. Artık yaseminli çaylara aroma katıyorlarmış gibi geliyor. “Nereden bulacağım yasemin çayını?” derseniz, bu sayfada bahsettiğim bütün çayların linkini yazının sonuna ekleyeceğim.

Elbette yasemini tek başına da demleyebilirsiniz. Karıştırmak için ben size oran vermiyorum, kendi zevkinize göre kendiniz ayarlayın (tamam hadi yine kendiminkini söyleyeyim, fincan başına 1/2 çay kaşığı yeşil çay, 1 çay kaşığı yasemin).

Yasemin pek değil ama yeşil çay çabuk acılaştığı için şunlara dikkat edin:

Su 80-90 dereceyi geçmesin. Demleme süresi maksimum 5 dakika olsun, sonra mutlaka süzün.

Haa faydalarına gelince… Yine bir antioksidan, yaşlanma karşıtı, bağışıklık güçlendirici. PMS ve adet döneminde ağrılara/kramplara iyi geldiği de söyleniyor.

Gül Çayı:

Gül, kendimi şımarttığım ikinci çay.

Tomurcuk gülün kırmızısı sarısından daha aromalı oluyor (fiyatı da bir tık yüksek). Ben gülü siyah çayla karıştırarak demliyorum. Demlerken fincan başına 1 kırmızı tomurcuk yeter de artar. Mis gibi çay hem evinizi güzel kokutur hem de içimi şenliklidir.

Gül bitkisinin bitkiler arasında en yüksek frekansa sahip olduğunu ve bu yüzden frekansınızı yükseltmek, üzerinizdeki ağırlıktan kurtulmak ve iyi hissetmek için güllü ürünler tavsiye edildiğini biliyor muydunuz?

Gül de sindirime yardımcı bitki çayları arasında. Antienflamatuar, antioksidan ve regl sancılarında iyi olduğu söyleniyor.

Bence gül çayının en önemli etkisi, yatıştırıcı, stres giderici etkisi. Hatta bu etkiyi arttırmak isterseniz tek başına demleyin. Tek başına demlediğinizde, çayı süzdükten sonra kalan gülleri reçel veya şekerleme yapabilirsiniz.

Sonradan gelen bilgi: Eğer Netflix’teki The Crown dizisinin 5. sezonunu baz alırsak, Prenses Diana da öğle çaylarında güllü siyah çay içiyormuş. Olayı yakalamışım, şımartan çay dediğim kadar varmış.

Bitki çayları hazırlamak için ipuçları

İpucu-1:

Çayın demlenmesinde kullanılan demlikler porselen veya cam olunca lezzetin daha iyi olduğunu siz de fark etmişsinizdir. Sağlık açısından da, porselen ve camın çelikten bile daha iyi olduğu söylenmektedir. Çizilmemiş, çatlamamış, yıpranmamış emaye demlikler de metallerden daha sağlıklıdır.

İpucu-2:

Bitki çayları hazırlamada kullanılan su da lezzet açısından çok önemlidir. Su mineral ve oksijen bakımından ne kadar zenginse çay da o kadar lezzetli olur. Bu nedenle bekletilmiş ya da kaynatılıp soğutulmuş suları kullanmayın. Musluk suları klorlu, kireçli ya da kirli olabilir. Elbette gönül ister ki, şifalı bitki çayları taptaze kaynak suyu ile hazırlansın. Ancak çoğumuzun bunu bulma şansı yok. Biz Çanakkale’de musluk suyu kullanıyor olsak da, siz isterseniz arıtma yaptığınız ya da hazır aldığınız suyu kullanabilirsiniz.

İpucu-3:

Hem çay poşetleri kanserojen olduğundan hem de doğayı korumak için poşetli çay almayı bıraktım. Seyahate giderken yanıma aldığım papatya çayları dışında poşetli çay almıyorum. Gerçi evde önceden alınmış bir miktar poşetli çayım var ama bu kış hepsi bitecektir diye tahmin ediyorum.

İpucu-4:

İnternette hangi çayın faydasını araştırsanız karşınıza kocaman bir liste çıkıyor ama ben bunlara pek güvenmiyorum. Yanlış anlaşılmasın, bitkilerin çok güçlü etkileri olduğuna inanıyorum elbet. Sadece insanın kafasına göre x hastalığı için y bitkisini alıp kullanması doğru değil. Bir kere kendi kendinize doz ayarlaması yapamazsınız. İkincisi, başka bir hastalığınızla ya da ilaçla çakışmayacağını bilemezsiniz. O yüzden bunları ilaç kabul edilecek şekilde sürekli kullanmak yerine arada bir tüketmek. Zevk için, neşe için için. Haftada bir ya da ayda bir-iki defa da kullansanız, eğer önleyici olarak kullanıyorsanız, yeter. Belli başlı bir hastalık için ise zaten ilaç kullanın, çay değil. Dozajı ayarlayamayıp bir de kendinizi zehirlemeyin sonra.

Sıcak içecekleri seviyorsanız bunu da seversiniz.

Önemli Uyarılar:

1- Şu 3’lü-5’li-7’li karışım çaylara prim vermeyin, özellikle aktarların kafalarına göre karıştırdıklarından uzak durun. Bunlar çok etkili olabilen bilinçsizce hazırlanıp kullanıldığında tehlikeli olabilecek şeyler.

2- Zayıflamak ya da sağlığınıza kavuşmak için çaylara bel bağlamayın. iyi beslenin, spor yapın. Çaylar bu işin ekstraları.

3- Bu yazıda bahsettiğim tüm çayları sizin için bir linkte topladım. Botaniksan çok güvendiğim bir markadır, baharat ve sirkelerimi de oradan alıyorum. Elbette başka markalardan ürünler de var listemde. Poşet çaylar için (listemde olmasa da) Doğadan’a güveniyordum ama yukarıda bahsettim, artık tercih etmiyorum.

4- Sadece çaylarda değil her zaman için, kullanacağınız tarçının Sri Lanka (Seylan) tarçını olmasına özen gösterin. Çin tarçını kısmen zehirlidir, Vietnam tarçını daha da zehirlidir*.

*Kumarin denilen, kan sulandırıcı, fare zehiri olarak da kullanılabilen bir madde içerir. Tarçına Baticon/Tentürdiyot damlattığınızda mavi renk alıyorsa zehirli tarçındır.

Son olarak, çayınızı elinize alıp oturduysanız, yanına da bir dizi açmaya ne dersiniz?

Güncelleme 28 Ocak 2023 by dengeliyorum

Ya sence?