Günce

Her şey enerji mi yoksa?

Adına ister enerji deyin, ister kader; elimizde olmayan şeyler için psikolojimizi rahatlatmak üzere kullandığımız bazı olgular var.

Pazar günü yazıyor olduğum için biraz da magazine kayma hakkım var sanıyorum.
Onun için o bu enerji konusunu da astrolojiye bağlayayım. Senelerce hafta içi hiç umurumuzda olmasa da, Pazar kahvaltısı sonrası hangimiz gazete eklerindeki burç yorumlarına da göz atmadık ki? 🙂
Bazen aynı şeyleri çevirip çevirip yazdıkları için eleştirdik, bazen umutlarımıza ortak ettik, bazen daha önce yaşanmış olaylara açıklama getirmek için kullandık “Heee, ondan oluyomuş.” diye.
Ama hepimizde var biraz bu gerçekle karışık batıl olgulardan.

Prag astronomik saat önü
Prag astronomik saatsiz, prag astronomik saat fotoğrafı
Her şeyin bir zamanı var
02.07.2016

Anlamadıkları işlere mesafeli kalmayı tercih eden erkekler genellikle bu işleri saçma bulur. Ben biraz daha temkinli yaklaşırım, “Ya gerçekse len!” diye. Tamamıyla inanmam ama, elimizde olmayan bazı nedenlerle beklentilerimizden farklı sonuçlara varmak da sürpriz olmaz.

Hep yazıyorum ya.
“O ne söyler, sen ne anlarsın.” diye.
Veya “İnandığını yaşarsın.” diye.
Onun bir parçası işte.

Instagram’da akışıma bakarken denk geldim. Ceren Ece Yalçın, Oğlak ile ilgili bir şeyler paylaşmış.
Şu aralar hiç o kafada değilim ama ilgimi çekti.
11 Ocak saat 14:57 ile ilgili spesifik bir bilgi olunca mı dikkatimi çekti, yoksa iyi bir haber duyma ihtiyacı mı hasıl oldu bilmiyorum. Şöyle bir göz attım. Güzel haberler alınca iyi de geldi. Belki de ben iyiye yordum. Dedim ya temkinliyim. 🙂
Geçen yılın ortasına doğru geri gidip, sağlamasını da yaptım. Hiç fena değildi. Ya da ben öyle inandım.

O gazla birlikte 12 Ocak daha bir güzel geçti. Bir beklentiye girmeyince, kırılmıyorsun da. Hatta finalde kırılmadığını vurgulayan bir çıkarım bile, içinde beklenti taşıyor. Yaşadığım bunlardan farklı olduğu için, sadece “12 Ocak güzel geçti.” kendi başına daha doğru bir tanımlama.

Belki kendi inancımın kuvvetli olmasından kaynaklanıyordur.
Çünkü, başkalarına güvenmeyi bıraktıktan sonra, tekrar kendime inanmaya başladım.

Kantarın topuzunu kaçırmışım arada. 30 yaşında gençlerin bile farkında olduğu, hatta hayat mottosu haline getirdiği “Herkesin bir gün gidebileceği” gerçeğini, içime sindirememişim.
Ama öğretirler adama. Er veya geç.

İlahi bir sınavda bile bilmediğin yerlerden sorumlu değilken, kendi sınavında bilmediğin yerlerden de sorumlusun. Daha önce öğrenmemişsen, öğrenememişsen; sınavdan sonra öğrenirsin.
Belki de onun için adaletsiz dünya deniyor, bütün suç kendisine atılarak.
Onun senden haberi de yok, umurunda da değilsin. Senden sonra da varolacak.
Sen kendi dünyana bak. Ne kadar adilsin?

Cipralex Güncesi ya, gelgitler olacak tabii. Konuyu dağıtmadan Pazar yazımıza dönelim.

Her fırsatta yazmaya çalışıyorum.
Dengeliyorum ilk açıldığında bir süre yazamamıştım. Ne yazacağımı, nasıl yazacağımı bilmiyordum. Yani kendimce fikirlerim vardı ama kafayı toparlayamamıştım. Artık, dağınık olmasına da takılmıyorum. -Şey-ler değişiyor, dönüşüyor.

Cipralex güncesi başladığında da öyleydi, hem de daha kötü durumdaydım. Ama bu 8. yazı olmuş.

we2strom ‘daki ilk videolarla bugün arasında dağlar kadar fark var.

İnandığın ve başladığın zaman oluyor.
Ben inanıyorum.
Kimsenin inanmasına da güvenmem gerekmiyor.

Ben,
Kendim,
Tek başıma,
İnanıyorum.

Kimseye tavsiye verecek kadar tecrübe sahibi değilim. Ben de bu hayatın bir öğrencisiyim.
Yaşadıkça öğreniyorum.

Bazı kalıpları bana uymasa da, yaşadıkça öğreniyorum.
Uymayanları nasıl değiştirebileceğimi öğrenmeye çalışıyorum.

Siz de inanıyorsanız, vazgeçmeyin!

Kendini sıkışmış hissedenlere faydalı olabileceğini düşündüğüm bir kitap tavsiyesinde de bulunayım.
Okumadan kitap tavsiye etmek de ne oluyor? diyebilirsiniz. Adı cazip, tanıtımı umut vaadeden bir kitap.
Adı derken, orjinal adını kastediyorum aslında. “Don’t Overthink It”

Anne Bogel - Her şeyi düşünme
Anne Bogel – Don’t Overthink It

Verimsiz, hatta yıkıcı bir düşünce döngüsüne yakalanmanın nasıl bir his olduğunu hepimiz biliriz. İhtimaller döngüsünde sıkışıp kalmak, kararsızlıkla boğuşmak, yanlış anlama korkusuyla felç olmak… Üstelik bu kısır düşünce döngüsünden çıkmak genellikle bizim için bir seçenek gibi de durmaz.

Her şeyi düşünmek dediğimizde sadece taşınmak ya da bir ilişkiyi sonlandırmak gibi hayati kararlardan söz etmeyiz, zihinsel enerjimizi bizden çalan ve bunu hak etmeyen önemsiz ayrıntıları kastederiz. Aşırı düşünmeyle gelen şüphe, endişe, suçluluk, abartılı mükemmeliyetçilik, erteleme ve daha pek çok olumsuz duygu ve davranış tıpkı bulutların güneşi engellemesi gibi sizi karanlığa boğar.

Yazar Anne Bogel dünya çapında çok satan Her Şeyi Düşünme kitabında aşırı düşünmenin ayağımıza gizlice taktığı çelmeleri nasıl etkisiz hale getirebileceğimizi anlatıyor. Oyalayan düşüncelerden kurtulmanın, idareyi ele almanın, rahat seçimler yapmanın ve güneşin tekrar içeri girmesini sağlayabilmenin pratik ve zengin stratejilerini sunuyor. Küçük sorunlarla başa çıkmayı kolaylaştıran ve kalıcı fark yaratan bir eylem planı sunan bu kitap sizi özgür kılacak.

“İyi ya da kötü diye bir şey yoktur, düşünmek onu öyle yapar.”
Shakespeare

Instagram: siyahedebiyat._

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Yorum yaz | Görüntüle

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu

Dengeliyorum sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et