Günce

Cipralex Güncesi

Yaşadığım acıyı sözlü veya yazılı, herhangi bir şekilde tarif etmemin bir yolu yok.

Ama hayat bir denge işi. Çıkış noktası bu olmasa da, burası belki de dengede kalmakla ilgili olarak başvurabileceğim en güzel yer. Dediğim gibi tarifi mümkün değil.
Ben acımı kendimle paylaşacağım.
Siz de belki kendinizi anlamaya yardımcı olursunuz.

Bu noktadan sonra yeri geldiğinde size, sen diyeceğim. Gereksiz nezakete boğmayayım paylaşmak istediklerimi.

Cipralex güncesi
Cipralex güncesi

Neler oluyor?

Yaşadığın acının türü ne olursa olsun, ilk olarak reflekslerin devreye giriyor. Daha anlayamadan, seninle birlikte, senden habersiz. Haber de sensiz. Yani bişeyler oluyor ama, sen daha farkında bile değilsin, olan da henüz kendi halinde olmakta. Daha sana olmamış.
İçinde olduğun durumun farkında olmaya başladığın ilk anda da canın ya da ruhun yanmaya başlıyor. Bıçak nereye girdiyse, tam orası.
Kanamıyor henüz.
Ama orada.

Fırtına koptuğu anda ilk aklına gelen sığınacak bir “güvenli” liman.
Peki, fırtına sen henüz teknedeyken, güvenli limanını “yok” ederse ne yapacaksın?

Güneşli havalarda, “güven”i de götürüyorsun yanında. Liman geride kalıyor.
Sıcacık bir güneşin ısıttığı günlerde, tatlı tatlı rüzgârların şişirdiği yelkenlerinle süzülüyorsun maviliklerde. Mavi, ama çok mavi, hem de nasıl mavi… Nasıl mavi, nasıl mavi…
Yelkenleri indirdiğin, bir süreliğine topladığın zamanlar da var. Hava bozmuş, rüzgâr sert esiyor. Yanındaki “güven”i de iliştirip kendi limanını istiyorsun yakalandığın fırtınaya karşı durabileceğin.
Limanın da yıkılabileceğini düşünmüyorsun. Haklısın da. Tedbirin, tedbirini alarak yaşayamazsın. Kollarına bırakıp kendini, huzur istiyorsun.

Ama oluyor işte. Liman gözlerinin önünde dağılıyor. Hatta bir anda, kafanı çevirdiğin anda artık orada olmadığını görüyorsun. Sen “güvende” olduğunu zannederken, açıkta bir başınasın.
Çok iyi tanıdığın güneş yok artık. İnsanlar da aynı değil.
Yakın sandıkların uzaklaşıyor, uzak sandıkların yakın.

Sandıklarının bir kısmı da suyun en dibine doğru yol alıp gözden kayboluyor. Biri veya bir şey yeniden su yüzüne çıkarana kadar kim bilir ne kadar zaman sonsuzlukta kalacaklar.
Ne, sandığın şeyler yanında.
Ne de sandığın.

Hemen koşup ulaşabileceğin acı öldürücülere sarılıyorsun. Olduğu kadar.
Oysa hepsi var. Geçirdiğin onca güneşli günden sonra, fırtına da var o aldığın nefesin içinde.
O “nefes“i seviyorsan, yaşadığın fırtınayı da onun bir parçası olarak kabul edip, onu da sevmeyi öğreneceksin.
Nefesi mi inkâr edeceksin?

Kahrın da hoş, lütfun da.

Bende

Aslında benim değil ama, o kadar ben ki. Onun için benim değil ama bende.

Kendine eziyet etmek olarak da görülebilir belki. “Gerek var mı?” dersin. Zorunlu değilsin buna. Tercih meselesi.
Ben çok sevdim nefesi. Olmasaydı görür müydüm güneşi? Şimdi fırtına huzura kavuşur mu bilmem ama, fırtınayı da seveceğim, yine güneşin bulutların arasından yüzünü göstereceğine dair umutlarımı da.
Güneş yeniden doğarsa, eskisi gibi onu da. Hatta eskisini unutup, yeni baştan.

Seni bir yaşam boyu bitirmek değil de,
Sana hep, hep yeniden başlamak isterim.

Vazgeçmediklerim için, vazgeçtim Cipralex kullanmaktan.
Sam’e izin vermemek büyük aptallık olurdu. O beni, benden daha iyi tanıyor. Onun için bazen ona soruyorum, bazen ona bırakıyorum ne yaşayacağımızı.

İnandığın kadar yaşarsın, inandığını yaşarsın.

Neden bu ad?

Diğer ben, Cipralex güncesi, Deli Mine

Tam yeri olsa da, daha önce kendi yazdıklarımdan farklı şeyler.
İçimde yaşadıklarım farklı olsa da, kafamı çevirdiğimde olmayanlara gülümsemeye çalışmam gibi.
Bir süredir sosyal medyada kısa notlar olarak paylaşıyorum zaten. Ama bunların derleyip, toparlamam gerek. Sohbetini aradığım ile bir süre daha bu imkâna sahip olamayacağım da ortada.
Anlatmam, konuşmam, sohbet etmem, fotoğrafını çekmem, yazmam, okumam lâzım.
İhtiyaca binaen.
Ben uzun yolculuklara çıkmayı özledim.

Cipralex’i bırakmaya karar verip kendimi Sam‘e bıraktıktan sonra her şey daha farklı.
Hayatımdan çıkmasına karar verdiğim serotonin takviyeli sisli ruh hali, yerini daha “çok boyutlu” bir görüntüye bıraktı. Gördüklerim her zaman iyi şeyler olmayacak belki, ama ben yine de net görmek istiyorum.

Sebebi?

Sebebi?
Sebebi sensin.
Liman da sensin, nefes de.
Fırtına da sen, güneş de.
Sevi, sensin.
Sen sevisin.

ARTKLNN

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Yorum yaz | Görüntüle

Başa dön tuşu

Dengeliyorum sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et