İç Batı Anadolu Turu – “Afyon-Uşak-Kütahya”
Covid19 pandemisi bitince yapılacaklar listemize bir madde daha ekliyorum: İç Ege ya da İç Batı Anadolu turu. Aslında bir süredir aklımızın bir köşesindeydi ama, biraz daha derli toplu hale getirmek, görülecek noktaları listelemek istedim.
Bu gezide kültür ve yemek bir yana, doğal güzelliklere odaklanacağım. Çünkü malum, hızla yok etmekte üstümüze yok. E bizim de tembellik etmekte üstümüze yok. 10 senedir “bir gün de Salda Gölü’ne gidelim” dediğimiz yer; biz harekete geçene kadar moda oldu, öyle olunca da malum, olaylar olaylar… Yine senelerdir Isparta Kuyucak Köyü lavanta tarlaları gezisi sayıklıyorum, biz ona sıra getirene kadar, farklı şehirlerden günde onlarca otobüs giden kalabalık bir nokta haline geldi. Benim için bir yer fazla turistik hale gelince artık esprisi kalmıyor. Bari şu bir kaç güzelliği, içine betonlar dikilmeden görelim diyorum… Size de fikir vermesi, en azından pandemi sürecinde hayal kurmamıza yardım ederek hepimizi oyalaması açısından buraya ekliyorum.
1- Kütahya – Domaniç Ormanları:
Kütahya Merkeze 90 km. uzaklıktaki Domaniç ilçesindeki Ebe Çamlığı Kent Ormanı’nda bir kaç kilometrelik küçük bir parkur bulunuyor. Kentlilerin hafta sonları kaçıp gittiği tipik mesire alanı diyebiliriz. Aynı zamanda bölgenin, Ertuğrul Gazi’nin doğum yeri olduğuna inanılıyor.
Ama yetmez tabii ki: Domaniç Dağları’na yayılmış toplam 48 kilometrelik 10 farklı yürüyüş parkuru var. Sultan Abdülhamit – Evliya Çelebi – Karderesi – Pazaralanı – Osmangazi – Osmanlı – Haymeana – Ebe Ana – Sarıkız – Şehit Saru Batu Savcı Bey adları verilmiş bu parkurlarda Domaniç’e özgü flora ve faunayı gözlemlemek mümkün. Bölgeye özgü (endemik) 40 farklı bitki türü olduğu söyleniyor.
2- Frig Vadisi:
Frig vadisi dediğimde, aslında tek bir noktadan bahsetmiyorum. Frig uygarlığının M.Ö. 1000 ve M.Ö. 600 yılları arasında kurduğu çeşitli merkezlerden bahsediyorum. Bu merkezler bugün Kütahya-Eskişehir-Afyon illerine ait topraklarda ziyaret edilebiliyor.
Geniş bir alan ve Türkiye’nin en uzun 3. yürüyüş parkuru burada. Hemen burada bir parantez açalım: En uzunu Karia Yolu: 800km., sonra Likya Yolu: 550 km. civarı ve Frig Yolu da 500km. civarı.
Aslanlı Mabet, Yazılıkaya (Midas Anıtı), Üçlerkayası gibi görülecek bir çok arkeolojik açıdan önemli nokta var ve neredeyse bütün kayaların içi oyulmuş, mabet, kümbet, ev, sarnıç, anıt… haline getirilmiş. En önemlilerini görmek bile en az iki gün sürer deniyor.
Başta “kültürü hariç tutacağım, doğal güzelliklere odaklanacağım” demiş olmama rağmen arkeolojik bir bölgeden bahsettim; ama bu bölge aynı zamanda, fotoğraflardan gördüğüm kadarıyla yavaş yavaş karasal iklime geçiş ile bozkıra dönmeye başlayan bitki örtüsü, dümdüz toprakta aniden yükseliveren kayalar ile etkileyici bir doğal güzelliğe sahip. Trekking ve kamp yapmak için uygun, ayrıca atlı ya da bisikletli turlar da yapılabiliyor. Elbette konaklamak için bizim gibi çadır işini beceremeyenlere başka alternatifler de (çok olmasa da) mevcut. Dolayısıyla İç Batı Anadolu turu deyince, kuzeyde Frig Vadisi gezilmeden daha aşağıya inmek olmaz diye düşünüyorum.
Ayrıca arkeoloji sevenler için Kütahya’dan Uşak’a doğru giden yol üzerinde, Kütahya şehir merkezine 50 kilometre uzaklıkta Çavdarhisar ilçesindeki “Aizanoi Antik Kenti” de görülmeye değer. Kalıntılar arasındaki Zeus Tapınağı’nın Anadolu’da en iyi durumdaki Zeus Tapınağı olduğu söyleniyor. Tapınağın çevresinde, M.Ö. 3000 yıllarına kadar uzanan yerleşim izleri yer alıyor.
3- Afyonkarahisar – İscehisar Peribacaları:
İscehisar ilçesinin pek çok köyü ve kasabasında, en çok da Seydiler Beldesi’nde yüzlerce şapkalı ve şapkasız peribacası bulunuyor. Turizme kazandırılırsa Ürgüp’e rakip olabileceği söylenen bölgenin; volkanik peribacaları yanında, sel sularının aşındırmasıyla oluşmuş yüzey şekilleri de oldukça etkileyici.
4- Afyonkarahisar – Eber Gölü:
Göçmen kuşların yerleşme ve üreme alanlarından olan bu sazlık alanda, suyun üzerinde yüzen yüzlerce küçük ada var, yerliler bu adalara “kopak” adını veriyor. Zaman zaman balıkçıların kamp bile kurduğu kopaklarda kamış üretiliyor. Gölden sazan, aynalı sazan ve turna avlanabiliyor.
Ne yazık ki kuruma tehlikesi içinde olan! gölün sığ noktaları, baharda, bembeyaz nilüfer çiçekleri ile kaplanıyor ve fotoğraf meraklıları için daha da önemli bir yer haline geliyor. Düzenlenen fotoğraf turlarında nilüfer (lotus) çiçeği dışında, flamingo ve pelikanlar, mandalar, Eber sarısı denilen bir başka güzel çiçek ve haşhaş çiçeği çekimi yapılıyor.
5- Uşak – Taşyaran Vadisi:
Uşak İzmir karayolunun 45. kilometresinde yer alan Taşyaran Vadisi Tabiat Parkı’nda piknik alanları, seyir terası, gözlem kulesi, tuvaletler, kamelyalar, büfe ve kafe bulunuyor. Taşyaran Vadisi’ne de parkın içindeki merdivenlerden iniliyor. Vadi içerisinde 2,5km. yürünebiliyor. Peki nedir bu vadinin özelliği derseniz…
Gediz Nehri ile buluşmak üzere ilerleyen İmren Deresi’nin taşıdığı su ve çakıl taşı gibi parçalar, binlerce yıl içerisinde granit kayalar üzerinde benzersiz oluşumlara imza atmış. Bir deprem yarığı içerisinde gelişen bu dantel gibi kıvrımlar bilim kurgu filmlerine sahne olabilecek etkileyici bir görünüm sunuyor.
Hatta genelde Ege’de alışık olunmayan biçimde bu vadinin derinliği ve suyun güneş görmemesinden sebeple, kışları dere donuyor ve buzda yürümek bile mümkün hale geliyor. Elbette bu dönemde görüntü daha da fantastikleşiyor, o da yetmiyor, üstüne bir de buz kütlesinin altında yüzen balıklar görünebiliyor (muş). Gerçekten büyüleyici olsa gerek… Öte yandan yukarıdaki görseldeki gibi kayaların yosun tuttuğu dönem de ayrı güzel görünüyor.. Bunun için yağışları takip etmek gerek herhalde, bahar ve sonbaharda görülebileceğini düşünüyorum.
6- Uşak – Ulubey Kanyonu:
Arizona’daki Büyük Kanyon’dan sonra dünyanın 2. büyük kanyonu desem… Derinliği yer yer 170 metreye ulaşıyor desem…
Kanyon etrafında ve içinde kamp yapmak, balon turlarına katılmak, doğa yürüyüşleri, rafting gibi çeşitli etkinliklerin yanında kanyonu ayaklarınızın altına alabileceğiniz bir cam teras ile de seyir keyfi sağlanmış. Bence bölgeye oteller dolmadan görmekte fayda var.
Ayrıca yine arkeolojiyi sevenler için; Ulubey ilçesinin Sülümenli Köyü’nde, Büyük İskender’in Anadolu seferleri sırasında beraberinde olan Makedonyalılar tarafından kurulan Blaundus şehrine ait harabeler, görülebilir.
7- Uşak – Clandras Köprüsü:
Banaz Çayı üzerinde yer alan 2500 yıllık Frig yapısı Clandras köprüsü, İç Batı Anadolu gezisi dönüş yolunda Ulubey’den sonra görülecek son nokta. Maalesef ki orijinal kilit taşlarından biri yerinden oynayınca, beton ile tamir edilmiş.
Fotoğrafta görülen, köprünün arkasında yüksekten akan su da Karahallı Elektrik Santrali’nden boşaltılan suyun beton bir kanal ile taşınmasıyla geliyor. Yerli halkın mesire yeri olan köprünün olduğu böle, her şeye rağmen çok güzel fotoğraf veriyor.
Kimbilir, belki bir başka yazıda yine bir İç Batı Anadolu turu yapar fakat, bu kez biraz daha güneyini gezeriz: Denizli, Burdur, Isparta yaparız. Nasıl olsa pandemi bizi eve kapadığı sürece hayal kurmaktan başka bir şey yapamıyoruz…
Özgürce gezeceğimiz günler gelene kadar, kalın sağlıcakla…
Pandemi bizden neler götürmüş okumak için, buraya…
Güncelleme 10 Mart 2022 by dengeliyorum
Domaniç doğduğum ve 8 yaşıma kadar yaşadığım Tunçbilek’e yakın olması nedeni ile her yıl piknik için gittiğimiz çok güzel bir yer olarak hafızamda kalmıştır. Ama Taşyaran Vadisini ilk sizden duydum. Çok beğendim. Seçtiğiniz tüm lokasyonlar birbirinden güzelmiş. İnşallah bir gün gezmeyi, görmeyi sevenlere oraları yaşamak nasip olur… Ellerinize, emeğinize sağlık…
İlginiz için teşekkür ederiz. Çocukluğunuzu gerçekten çok güzel bir doğa içinde geçirmişsiniz. Henüz biz de göremedik bu yerleri ama çok istiyoruz… Bizi okumaya devam edin 🙂 Sevgilerimizle…