Türkiye’de Motosiklet – Demir Atlı’nın Derdi
Türkiye’de motosiklet sürmek zor iş
Türkiye’de motosiklet sürücüsü olmak sayısız derdi de beraberinde getiriyor.
Satın aldığınız anda ödediğiniz vergilerden, trafiğe, köprü geçişinde ödediğiniz fiyattan, yedek parça tedariğine kadar bir çok can sıkıcı durumla mücadele etmek veya en azından içinize sindirmek durumunda kalıyorsunuz.
Bunlar belki bir noktaya kadar, kabul edilebilir ve bizi motosiklet sevdasından uzak tutmaya yetmeyebilir.
Ama bir tanesi var ki; hayat dolu insanları, bazen özgür ruhları, bazen ekmeği peşinde koşanları aramızdan teker teker alıyor.
Motosiklet sürücülerinin can güvenliği yok!
Bu belki, biraz da bu coğrafyada yaşayanların, öyle olmaması gereken kaderi gibi. Kadınların da yok, çocukların da yok. İşçinin de…
Bunlar ayrıca incelenmesi gereken konular belki, ama biz kendi konumuza dönelim.
Son dönemde online yemek siparişlerinin artmasıyla birlikte motosikletli kurye ölümleri, yaralanmaları da artmaya başladı ve bu konudaki haber sayıları da arttı. Bunlardan en dikkat çekeni ve sosyal medyada paylaşılanı “Pandemi sürecinde 160 kurye hayatını kaybetti” haberiydi. Onlarcası da yaralandı elbette ki.
Bu sayı sadece kurye hizmeti veren motosiklet sürücülerini kapsıyor. Kim bilir istatistiklere geçmeyen daha kaç tane motosiklet sürücüsü, bazen çok da basit nedenlerle aramızdan ayrıldı.
Her tür sıkıntıya rağmen, motosikletle bir şekilde gönül bağı kurmuş olanlar için, ondan vazgeçmek mümkün değil. Türkiye’de motosiklet kullanmaya devam edebilmek adına; dikkati elden bırakmamak ve en iyisini ummaktan başka bir şey gelmiyor elimizden.
keşke bu tür yazılara hiç yer vermesek ve hep gezi yazıları, güzel anıları yazabilsek.
Bir hatırlatma da diğer araç sürücülerine olsun!
Tekeriniz düz bassın…
Bu konuda kısa adı ÇASMAK olan Çanakkale Sivil Motorize Arama ve Kurtarma Derneği Başkanı Sayın Yağmur Gür, kısa bir yazı kaleme almış. İznini alarak sitemizde yer vermek istedik.
DEMİR ATLI’NIN DERDİ
Hayatımızı kim yazdı; kim yönetiyor ve kim sonlandırıyor? Herkes bunun farkında mı? Yaşadıklarımızdan sorumlu olduğumuz kadar yaşattıklarımızdan da sorumluyuz. Hayatımızdaki sorumsuzluklarımız başkaları için sorun olmamalı ! Bahsetmek istediğim şey evlilik gibi aslında. Sevildikçe çoğalıyor, Saygı bittiğinde bitiyor…
Markaya, cinse, modele, motor hacmine bakmaksızın sürelim isterdik, hayatı böyle yaşamak isterdik pek tabi. Trafikte bu mümkün olsa hayatlar solar mıydı hiç? Kolu bacağı kopar mı virajlarda? Sorumsuzların çıkardığı sorunlar yüzünden tarifsiz acılar yaşar mıydık?
Belki biraz üstesinden gelmeye çalışıyoruz. Gerek eğitimlerle, gerek diğer motosiklet sürücülerinin tecrübeleriyle, başlattığımız katıldığımız kampanyalarla. Geliriz üstesinden geliriz de peki ya:
-Küçüğü, büyüğü, yaşlısı, genci, kadınından, erkeğinden oluşan trafik magandalarını nasıl atlatalım?
Sizce de bir yerlerde bir terslik yok mu?
Motosiklet sürücüsü olarak eğitim alıyoruz , eğitimsiz sürücüler tarafından öldürülüyoruz.
Alkollü araç kullanmıyoruz sarhoş sürücüler tarafından öldürülüyoruz.
Telefon kullanmıyoruz, telefon kullananlar tarafından öldürülüyoruz.
Sigara içmiyoruz, sigara içenler tarafından öldürülüyoruz.
Ruj sürmüyoruz, ruj sürenler tarafından öldürülüyoruz.
Yola konsantre oluyoruz, dikkatini yola veremeyenler tarafından öldürülüyoruz.
Moralimiz bozuk ise motora binmiyoruz , morali bozuk olanlar tarafından öldürülüyoruz.
Sinirliyken kullanmıyoruz, sinirlenen sürücüler tarafından öldürülüyoruz.
Kendi şeridimizde giderken şeridinden çıkanlar tarafından öldürülüyoruz.
Sinyalin ne anlama geldiğini en iyi bilenler olarak, sinyalden bihaberler tarafından öldürülüyoruz.
Çevreye saygı sadece doğada değil , virajlardaki pislikler ve çöpler yüzünden ölüyoruz.
Yolları biz yapmıyoruz veya yapılırken fikrimiz alınmıyor ama hatalardan dolayı biz ölüyoruz…
Neden zorlanıyoruz bu kadar sizce? Trafikte zorla bir yer edinmeye çalıştığımızı görmüyor musunuz? Trafikte de büyük balık , küçük balığı yutar kuralı ne zaman bitmeli ? Kaç can gerek…
Son olarak sizlerle motosiklet üzerinde hissettiğimi paylaşmak istiyorum.
Siz de lütfen hissederek okumaya çalışın.
Motosiklettesiniz mesela…
Güzel bir yol var.
Mavi bir gökyüzü,
Sağında solunda yeşillikler,
Hafiften hissettiğin rüzgâr
Ve karşında kırpmazsan gözlerini kör edecek bir güneş.
Betimlemek kolaydır doğayı. Ya hissetmek?
Bizler hissediyoruz yaşamın özünü,
Hissediyoruz zamanın her anını
Ve
Tadını biliyoruz aldığımız nefeslerin,
Tadını biliyoruz rüzgârların,
Ya siz?
Hala cennetimizi, cehenneme çevirmekte ısrarcı mısınız?
Yazan: Yağmur Gür