LifestyleMotosiklet

Siyah Deri Ceket / Motorcu Yazar: Dshara Silver

Geçtiğimiz hafta Siyah Deri Ceket adlı romanı keyifle okudum ve size de tanıtmak istiyorum. Evet, yine bir “motorcu” romanı, üstelik bu kez yazarımız Hindistan’dan falan değil. Aynı şehirde (Çanakkale) yaşıyoruz.

motorcu siyah deri ceket
Siyah Deri Ceket

Siyah Deri Ceket ‘in yazarı Dshara Silver, sosyal medyadan takip ettiğimiz bir motorcu dostumuz. Masum bir aşk hikayesini kanlı bir kulüp hesaplaşması eksenine oturtarak sürükleyici bir roman yazmış.

Yazar, çoğulcu anlatım (her kısım farklı bir karakterin ağzından) kullandığı için Siyah Deri Ceket ‘teki karakterlerin iç dünyalarına kolayca giriyoruz.

Ayrıca roman günlük konuşma diliyle kaleme alındığı için, yazın sıcak günlerinde şezlongda uzanırken bile rahatça okunabilecek akıcılıkta.

Konusu kısmen aşk:

Siyah Deri Ceket ‘te Ela adlı genç kadın, Hollywood tipi romantik filmlerdeki tasarıma uygun olacak şekilde, nefretle başlayan bir aşka düşüyor. Yakışıklı Sarp ile aralarındaki fiziksel çekime karşı koyamıyorlar. Ama ilişkileri için gerekli güven unsurunu adım adım inşa etmeye çalışırken türlü engellerle karşılaşıyorlar. Bu engellerden en önemlisi de Ela’nın geçmişi. Ne yazık ki Ela’nın, Sarp’ın başkanı olduğu motosiklet kulübünün rakibi olan farklı bir kulüple bağlantısı var.

Romanda anlatılan motosiklet kulüpleri aslında, Amerikan kökenli “daha büyük bir kulübün” şubeleri. Gerek kulüp içi gerekse kulüpler arası yaşanan rekabet, romanın macera dozunu arttırıyor.

Siyah Deri Ceket ‘te beğendiklerim:

Yazar karakterleri gayet tutarlı yaratmış. Özellikle, baba yarası* taşıyan Ela’nın bir hatadan diğerine koşması (aynı yarayı taşıyan Eda adlı bir karakter hakkında senaryo yazmaya çalıştığım için) beni hiç şaşırtmadı.

Siyah Deri Ceket ‘te başta Ela-Sarp çatışması olmak üzere tüm çatışmalar çok kuvvetli. Hemen her ilişkide bir art niyet ya da çiğlik olması toplumumuzu başarıyla özetliyor.

Bölüm bitişleri her defasında ardını merak ettirecek yerlerde. Farklı kısımlarda karakterlerin anlatıyı devralarak kendi bildikleri yerden devam etmeleri de ciddi bir matematik.

Bunun yanı sıra mitolojik öğelerin kullanılmasını ve güzel Çanakkale’mizin tasvirlerini çok beğendim. Günümüzdeki isimleri farklı olsa da çok iyi bildiğim mekanlara denk geldikçe gülümsememe engel olamadım. Hatta okuyup bunları tek tek keşfetmek, sayfaları daha hızlı çevirmem için bir motivasyon oldu diyebilirim.

Romanın sonunun ise daha belirgin olmasını tercih ederdim. Bence Dshara Silver kafasında yaşattığı bu hikayeyi bitirmeyi hiç istememiş. Gerçi, kitabın sonuna doğru, olayların daha sonra nasıl seyredeceğine ilişkin fikir veren bazı paragraflar eklenmiş ama şahsen beni kesmedi. 🙂
Çünkü bana kalırsa; bu hikayenin bir sonu yok, çıkarım yapamıyoruz. Karakterlerin notunu verip onlarla vedalaşamıyoruz. Her an her şey olabilecek ve herkesin kaderi değişebilecekmiş gibi.
Tıpkı gerçek hayattaki gibi…

Siyah Deri Ceket “motorcu” bir roman mı?

Okurken beni düşündüren bir konudan da bahsetmesem olmaz.

Siyah Deri Ceket ‘te Lawless Thunder Motosiklet Kulübü ve Bad Skulls Motosiklet Kulübü gibi bazı hayali oluşumlar anlatılıyor. Bu kulüpler, kaçak mallar taşıyan tırların ülkemizden geçişine yardımcı oluyorlar. Kulüplerin başkanları ya da üyeleri, tırlarda ne olduğunu asla sorgulamıyor. Pırıl pırıl gençleri zehirleyecek uyuşturucu taşınıyor olabilir. Masum insanların, kundaktaki bebeklerin ölümüne yol açacak silahlar taşınıyor da olabilir. Fakat romandaki karakterler kendilerini “sistem”e karşı duran “asiler” olarak tanımladıkları için suça yardım ediyorlar.

Bana kalırsa anlatılan bu oluşumlar motosiklet kulübü değil, çete. Bu kulüplerin üyeleri olan sözde “motorcu” roman karakterleri ise sadece daha “aykırı görünen” ikinci bir sistemin köleleri. Sonuçta, tanımadıkları birtakım uyuşturucu ya da silah tüccarlarını zengin ediyorlar. Bir gruba ait olma ihtiyaçlarını tatmin etmek için katıldıkları oluşumlarda meslek erbabı, aile sahibi koca koca adamlar; sırf kulüple tanışıklığı daha eskiye dayandığı için daha büyük rütbesi olan gençlerin hizmetine giriyorlar. Bunun karşılığında da, hata bile yapsalar arkalarında duracak bir “başkan”ları oluyor. Bu hata, adam öldürmeyi bile kapsıyor. Anlatı, her şekilde suçluların korunup kollandığı, adaletin öznel olduğu bir duruma işaret ediyor.

Yazar elbette hikayesini geçirdiği evreni dilediği gibi seçer, isterse distopik bir evren yaratır. Suç-adaletsizlik vb. konuları işleyebilir. Fakat romanın genelinde bu tür bir sistemin idealize edilmesini okumak çok tercih edeceğim bir şey değil.

Bir araya gelip çeşitli suçlara iştirak eden ya da partileyen roman karakterlerinin motosiklet kullanıyor olmaları onları benim gözümde motorcu yapmasa da Siyah Deri Ceket ‘te “motorcu” unsurlar da çok. Yazar; rüzgârı hissetmeyi, doğayla bütünleşmeyi, bir güce hükmetmeyi, grup sürüşlerini çok güzel anlatmış. Katil bariyerler ve trafikteki diğer kişilerin motorculara yaklaşımı konusundaki taleplerimize yer vermiş.

Tek motor yapılan uzun yolculuklar, dağ-tepe keşif maceraları ve kamplar da bir motorcu romanında okumaktan zevk alacağım unsurlar olabilirdi. Hâlâ Çanakkale hakkında hikayeler yazdığını bildiğim Dshara Silver belki yeni eserlerinde bunlara da yer verir… 😉

“Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” lütfen!

Ayrıca, Siyah Deri Ceket için kurgulanmış motosiklet kulüpleri / motorcu karakterler arasında bana çok uzak gelen ataerkil bir anlayış var. Gayler ya da kadınlar üye olamıyor. Fakat katı hiyerarşiye, kulüp üyelerinin eşleri de dahil ediliyor. Kadına şiddet bu evrende normal görünüyor. Bu yüzden, kadınların erkekler tarafından korunmaya ihtiyacı var. Zaten baş karakterimiz Ela da Sarp’a bu nedenle “sığınıyor”. Bir de nasılsa her türlü ortama girip çıkmış, macerayı yaşamış Ela’nın, hiç cinsel ilişkisi olmamış. Bu özelliği sayesinde Sarp’ın gözünde mükemmel bir sevgili adayı haline geliyor.

Beni çok sevecek ve her şeye, herkese karşı koruyacak bir güce ihtiyacım vardı. Bulunca onunla ne yapacağımı bilmesem bile arıyordum işte. Babasızlığımın acısını çıkarırcasına sevilmek, korunmak istiyordum. (s.99)

“Ben sadece hayatta kalmaya çalıştım” dedim öfkeyle. “Bora’dan kurtulmak için Selim’in kucağına atladım. Ondan kurtulmak için de senin. İstediğim tek şey kendim olabilmekti. Beni ben olarak görün istedim.” (s.120)

Ela Benderli

Bütün bunlar, hedef kitlesinde gençler olduğunu düşündüğüm bir roman için bana uygunsuz geldi. Öte yandan bu bir roman, sonuçta sadece kurgu. “Yazar topluma mesaj vermek zorunda değildir, ne isterse onu yazar” deyip geçiyorum.

Tasarım

Her bölümün başında ve kapakta yer alan illüstrasyonlar, ardından gelecek olay zinciriyle uyumlu. Bu çizimler yer yer sert dövüş sahnelerine bile işaret etse, iri gözlü-sevimli yüzler sayesinde, Siyah Deri Ceket ‘in iyi kalpli Ela’sı ile özdeşleşmiş.

Kitabın arka kapak yazısı ile ilgili de bir eleştirim olacak. Sarp ve Ela’ya ait alıntılar arka kapağı bence fazla kalabalık hale getirmiş. Sadece konuyu anlatan paragraflar olsa daha ilgi çekici bir tanıtım yazısı olabilirmiş. Belki sonraki baskılarda dikkate alınır.

*Baba yarası , babası tarafından yeterince dikkate alınmamış, hak ettiği değeri gördüğünü düşünmeyen, baba figürü tarafından sürekli eleştirilmiş veya hakarete maruz kalmış, hem psikolojik hem de fiziksel olarak şiddet görmüş yani kısacası babası tarafından ihmal edilmiş kadın ve erkek bireylerin yaşadığı psikolojik tecrübe süreci.(terapievreni)

Dshara Silver’ın Siyah Deri Ceket romanını okumak isterseniz buradan temin edebilirsiniz.

Diğer kitap yorumlarımı merak ettiyseniz buraya bakabilirsiniz.

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Yorum yaz | Görüntüle

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu