Bayan ne demektir? Dememek mi gerekir?
Vay efendim “bana bayan diyemezsin!”, vay efendim “kadın kadındır, çiçek babandır!”… Bütün bu sloganları atmak zorunda mıyız? Peki işe yarıyorlar mı? Tartışmalar bir yana dursun, medyada ağzından bayan kelimesi kaçacak diye ezilip büzülenlere çok gülüyorum. Bayan demek gerçekten sakıncalı mıdır? Peki bayan demeyeceğiz de ne diyeceğiz? Şu karışık konuyu bir netleştirmek istedim. Bunun için de galiba önce, bayan ne demektir, onu bilmek gerekir.
Erkek birey / Dişi birey aynı mıdır?
Tamam biz yukarıdaki sloganları atıp duruyoruz da, acaba iyi mi yapıyoruz? Bu kadar şekilci olmadan, anlaşılması zor sloganlar seçmeden mi konuşsak?
“Kadın kadındır, çiçek babandır!” mı?
Çünkü tabiri caizse, karşımızda “odun” var :). Anlamıyorlar.
Evet eşitlikten yanayım ama bilim insanı kimliğimle, dişi ve erkek cinsinin birebir aynı olduğunu savunamam, doğaya aykırı olur. Bu farklılığa istinaden, kendini birazcık tanıyan her erkek, dişi bireyle kıyaslandığında daha kaba ve duygusal konularda daha anlayışsız olduğunu kabul eder (odun lafı oradan çıktı).
Feminist yaklaşım, kadını çiçek olarak tanımlamayı, kadının kırılganlığını lanse eden ve bu sebeple kadını küçük gösteren bir yaklaşım olarak değerlendirse de ben bir kadın olarak buna katılmıyorum. Evet kadın çiçektir, erkek de odun! Ancak bu gerçek şu iki anlama gelmez:
1- Erkek yapısı gereği kaba olmanın arkasına saklanarak düşüncesizlik, bencillik, anlayışsızlık yapamaz, hele hele de şiddete hiç başvuramaz. Mutlak suretle kadın ve erkek eşit haklara sahip olmalıdır, asla biri diğeri üzerinde tahakküm kuramaz.
2- Duygusal olarak kadının, hormonları gereği, çok daha incelikli, empati yeteneği yüksek, canlılığı kutsama kabiliyeti daha derin yapıda olduğunu düşünüyorum (çiçek lafı da buradan geliyor). Ancak bu, kadın fiziksel ya da zihinsel olarak güçsüz ya da beceriksiz demek, değildir.
Yaygın bir tez vardır hani, “tarihte kadınlar mağarada oturup çocuk bakmış ya da en fazla toplayıcılık yapmış, ava hep erkekler gitmiş” şeklinde. İşte o, geçtiğimiz yıl çürütüldü.
Kadınların mağarada oturmadığı kanıtlandı…
Peru’nun And Dağları’nda 9000 yıllık bir mezar bulundu. Ceset ile beraber gömülmüş alet takımında: bir hayvanı avlamaktan etleri sıyırmaya, kemikleri kırmaktan deriyi işlemeye; avcılığın gerektirdiği tüm işleri yapmaya uygun tüm materyallerin olduğu görüldü. Bu eşyalara bakarak sahibinin, kabilenin önde gelen bir kişisi ve büyük bir avcı olduğu anlaşıldı. Herkes bir erkek olduğunu düşünürken, bilim, “biyolojik olarak bir kadın” olduğunu yani kadın kromozomları taşıdığını gösterdi.
Daha sonra hiç test yapılmadan, yaygın inanış doğrultusunda erkek olduğu düşünülen eski avcı kemikleri de incelendi. İskeletinde saptanan vücudundaki iyileşmiş ya da ölümüne sebep olan yaralanmalar ve yanında bulunan silahlardan “büyük hayvanlar”ı avladığı anlaşılan avcıların bile %30-50 oranında kadın olduğu ortaya çıktı. *
Demek ki fiziksel olarak büyük hayvanları avlamaya gidecek kadar güçlü, zihinsel olarak buna odaklanacak kadar kararlı olabiliyorlardı.
Kadınların evde (mağarada) oturup çocuk baktığı ve toplayıcılık yaptığı algısının sarsılması, bazı kimseleri rahatsız etti. Mutat cümleleri kurmaya başladılar:
“Eşitlik istiyorsanız askerlik, çöpçülük yapın”
Bu lafı söyleyenlerin “telefonunu çıkar”cı dayılardan farkı yok.
(buradan sonra sinirleniyorum artık, kusura bakmayın)
“Eşitlik istiyorsanız sadece erkeklerle aynı sayıda CEO olmasını istemeyin; gidip askerlik, çöpçülük ve kanalizasyon işçiliği de yapın” deniyor. Beyinsizler… Bu dünyada kaç kadın, haftanın her günü başka bir evin klozetini ovuyor, çöplerini atıyor, kirli çamaşırlarını yıkıyor ya da yatalak insanların altını temizliyor biliyor musunuz?
Siz pembe totonuzu kaldırıp ofis masasının altındaki çöpünüzü bile dökmezken, kaç kadın sizin 3 kişi ancak kaldıracağınız yüklerin altına giriyor, koca koca eşyaları kuş gibi oradan oraya uçurup altındaki tozu pisliği temizliyor…
Bir kadının çocuğunun aç karnını doyurmak için yapmayacağı şey yok anlamıyor musunuz?
İşte o yüzden biz de çok başarılı olabiliyoruz.
Çünkü kutsal gördüğümüz bir sebebimiz var.
Çünkü sezgilerimiz daha kuvvetli, daha esnek ve dengeliyiz.
Çünkü acıya sizden kat be kat dayanıklıyız.
Bizi hapsettiğiniz evlerden çıktıkça güçleniyoruz. Evde kasları erimiş, kilo almış, odaklanmayı unutmuş olsak da, bu duvarları yavaş yavaş kırıyoruz.
Çocuk doğurma yeteneğinin yanında, kusursuz bedenlerimiz de var.
Üstelik güvenin bana, öldürmeye inansak, askerlikte de çok daha fazla sayıda ve çok başarılı bireyler oluruz.
Kadınların avcı olarak hiç değil ama daha az görülmesinin sebebi öldürmeye değil yaşatmaya olan doğal yönelimleri olamaz mı?
Kadın isterse yapar!
(bundan sonra sakinleşip devam etmek istiyorum)
Burada hep kadınların üstünlüğünü anlatıp erkekleri daha değersiz göstermek gibi bir kaygım da yok. Dedim ya eşitsizlik değil, farklılıktan bahsediyorum. Erkeğin de, kadınlardan daha kolay elde edebildiği bir kas gücü var. Çok daha az çalışmayla kas kütlesini kolayca arttırabiliyor. Hiç çalışmamış normal dişi ve erkek insan bireyin kas kütlelerinden erkeğinki, daha yüksek. Yani kas kütlesi konusunda erkekler doğal üstünlük gösteriyorlar.
Ancak tekrar ediyorum, kadınlar güçsüz değil, kadın bedeni de, hareketsizliğe boğulmadığı şartlarda kaslı ve güçlü olabilir.
Hatta denge, esneklik ve acıya dayanıklılık konusunda, dişi bireyler erkeklere doğal üstünlük gösteriyor.
Sanatta, bilimde, politikada ise zaten kimse aksini iddia edemez, kadınlar sürekli olarak çok önemli başarıların altına imza atıyorlar. Buyursunlar: başarılı kadınlar…
Bayan ne demektir? Yerine ne kullanılabilir?
TDK güncel Türkçe sözlükte bayan ne demektir diye baktığımızda şu anlamları görüyoruz:
1. isim Kadınların ad veya soyadlarının önüne getirilen saygı sözü
2. isim Kadın
3. isim Eş, karı
4. ünlem Kadınlara bir seslenme sözü
Bir de her ne kadar sözlük “güncelim” dese de , biz bugün hayatta yaygın olarak hangi sözcükleri kullanıyoruz, ona bakalım:
Gündelik hayatta bayan ne demektir? Kadınla ne farkı var?
Birilerinden bahsederken nasıl herif ya da karı demiyorsak, aynı şekilde adam ve kadın da demiyoruz. Kibarlığımızdan; …. bir bey/ …. bir bayan ya da …. bir beyefendi / ….. bir hanımefendi diye bahsediyoruz (ya da çekiştiriyoruz :))))
Bu şekilde kim olduğu belirli bir kişinin hakkında konuşurken, erkek sözcüğünü de kullanmıyoruz, erkek/dişi daha çok bilim dilinde kullanılan terimler.
Şimdi “bayan” sözü yasaklı kabul ediliyor ya; örneğin: “öğretmenimiz çok hoş bir bayan” demekte ne sakınca var, anlamadım gitti. Eminim başka anlamayanlar da vardır.
Birinin benden bayan olarak bahsetmesinden neden rahatsız olmalıyım? “Kadın demek ayıp diye bayan deniyor” düşüncesi yani bu tabirin bir utançtan kaynaklandığını düşünmek bence aşağılık kompleksinin ta kendisi. Evet kabul, “bayan” demek daha kibar ama sandığınız sebepten değil.
Kadın ile bayan arasında bence şöyle ince bir çizgi var: “Kadın” sadece dişi kimliğiyle var oluyorken, “bayan”: hakkında konuşulan insan ve aynı zamanda dişi bir birey. Yani dişilik bir nebze arka planda. Dişi olmaktan utandığım için değil ama cinsel kimliğimle sınırlandırılmamak adına “bayan”ı tercih ederim.
Yani cinsiyetiniz ne sorusunun cevabı kadın ya da dişi olabilir. Kendinizi tanıtın derlerse, 40 yaşında bir bayanım (yani dişi insanım) diyebilirim.
Bana kalırsa kimse cinsel kimliğiyle tarif edilmesin, herkese insan denip geçilsin. Ayrıca kendini bu iki cinsiyetten biri ya da sadece biri ile tanımlamak istemeyen insanların da var olduğu unutulmasın.
Yine de cinsiyet belirtir bir sözcük kullanılacaksa bunların arasında “bayan” en masumu. Aslında, bayan ne demektir biliyor musunuz; sarı saçlı, mavi elbiseli v.b. gibi bir tarif sözcüğüdür.
Fakat hemcinslerimin şöyle bir inancı var: Kadın demek “bekaretini kaybetmiş” demek ve erkekler kime bakire anlamını taşıyan “kız” kime “kadın” diyeceklerini bilemedikleri için “bayan” kelimesini kullanıyorlar.
Yahu ne alakası var? Arkadaşlar bu kadar kompleks yapmasanız mı acaba? Eskiden rastgele kullanılan sözcükler, siz böyle yapa yapa üzerinde düşünülmeden kullanılmayacak hale geldi. Sizden bahsederken kadın mı kız mı olduğunuz düşüncesini aklına bile getirmeyen adamlar, dur şimdi ağzımdan “bayan” kaçmasın da ayıp olmasın diye sizin bekaret mevzunuzu hatırlamadan konuşamaz oldu.
“Bana bayan diye seslenmesinler” diyorsunuz, ne desinler “kadın buraya bak!” mı desinler, “ablacım” mı desinler, ne desinler? Ya “bayan” diyecek, ya “hanımefendi”… Bugün bayana takılan kulpun yarın hanımefendiye de takılmayacağı ne malum?
Günlük hayatta kız ne demektir?
Günlük hayatta kız kelimesini oğlan kelimesinin karşılığı olarak kullanıyoruz. Çocuklar için, “çok genç, daha çocuk sayılır” diye düşünüp şefkat duyduğumuz kadınlar için ya da çocuksu bulduğumuz/genellikle bir grup içinde neşelenip çocuklaşan kadınlar için kullanıyoruz (örnek: akşam kızlarla içmeye gideceğiz).
Kimseye “kız” da denmeyecek, herkese “kadın” mı denecek? Genç bir kadından “kız” diye bahsetmekte ne sakınca var? Bekareti akla bile gelmeden, henüz genç olduğunu vurgulamak için “kız” sözcüğü kullanılabilir. Nasıl dişi birey olduğunu vurgulamak için bayan diyorsak, genç olduğunu vurgulamak için de kız diyebiliriz. Bunlar kimlik de değil, sıfatlar aslında.
Kendi eşimden örnek vermem gerekirse, adamcağız artık kız-kadın ayrımına girecek diye rahat konuşamadığından; çocuğumuz ya da kardeşimiz olacak yaşta genç kadın! bireyleri tarif ederken kız, genç bayan v.b. engellere takıldığı için “kızçe” diyor.
Haa biliyorum, ülkenin tek adamının bile “kadın mıdır, kız mıdır” şeklinde cümle kurabildiği varoş bir ülkede, eşiminki çok nahif bir yaklaşım ama ben bu tutumun yaygınlaşmasına da karşıyım. Çünkü sorun şekilciliğe şekilcilikle cevap vererek çözülmeyecek. Eğitim şart!
İllaki bir şeye takılacaksak, erkekler tuvaletinin karşılığının dişiler tuvaleti olmayışına ya da kadınlar tuvaletinin karşılığının adamlar tuvaleti olmayışına takılalım. Hatta tuvaletlerde ayrımcılık yapmayalım, tuvaletler üniseks olsun (gerçi bu ülkede şimdilik tercih etmem, çünkü taciz edilmeyeceğime asla emin olamam). Kendini bu iki sınıftan birine ya da sadece birine ait hissetmeyen ya da fenotipi yüzünden ait hissettiği grubun tuvaletini kullanamayan kişiler de olduğu unutulmasın.
Bu yüzyılda hala bayan ne demektir diye bir yazı yazmak zorunda kaldığıma inanamıyorum!
Tamam eşitlik için önce dile yerleşen cinsiyetçi deyimleri / küfürleri / şakaları düzeltelim ama, bu kadar şekilcilik de bana fazla geliyor… oh be, derdimi anlattım, rahatladım…
Eğer “bayan ne demektir, ne demek değildir?” ya da “cinsiyet eşitliği adına hangi gereksinimlerimize öncelik vermeliyiz?” konularında farklı görüşleriniz varsa, lütfen yorumlar kısmında paylaşmaktan çekinmeyin. Hep beraber konuşup bir karara varalım.
*Science Advances dergisinde yayınlanmıştır.