Lifestyle

Bursa Bülbülü | Ata Demirer

Bursa Bülbülü, Ata Demirer işi tüm filmler gibi yine yüreğimizi titreten sahnelerle dolu ama senaryo “olmuş” mu, birlikte bakalım…

Filmi izlemeden önce Ata Demirer’i bir sohbet programında izlemiştim. Programda da bahsi geçtiğine göre, filmin sonunun acıklı bittiğini, çok hüzünlü bir evlilik teklifi sahnesinin falan olduğunu sanırım Sağır Sultan duydu. Dolayısıyla spoiler verme korkum olmadan rahat rahat yazacağım. Ama yine de spoiler konusunda çok hassassanız bu yazıyı filmi izledikten sonra okuyabilirsiniz.

bursa bülbülü ata demirer

Bursa Bülbülü Künye

ÖZET: Gazino kültürünün en yaygın olduğu dönemler olan 1980’lerde geçen bir aşk hikayesi… Ünlü olmak isteyen Cengiz, aşkı uğruna hayallerine veda edebilecek midir?” Bursa’da bir çay bahçesinde şarkıcılık yapan ve en büyük tutkusu albüm çıkarmak olan Cengiz’in hayatı Taşkın’la karşılaşmasıyla değişir. Taşkın’ın babası Şerafettin’in yaptığı bestenin albümü için çok iyi bir çıkış olacağını düşünerek besteyi ağabeyinden borç alarak satın alır. Taşkın verilen parayı harcayınca, Cengiz parayı geri kazanmak için Taşkın ve kardeşi Arzu’yla beraber sahneye çıkmaya başlar. Bu süreçte Arzu’ya karşı arkadaşlıktan öte hislerini fark eden Cengiz, Arzu’nun parlayan kariyeri ve albüm çıkarma hayalleri arasında türlü engellerle mücadele eder. Cengiz (Ata Demirer) “Bursa Bülbülü” sahne adını alacaktır.

TÜR: Komedi, Müzik

YAPIMCI: Beşiktaş Kültür Merkezi A.Ş   

PLATFORM: Disney+

SÜRE: 120 dk. 

DİL: Türkçe  

YAYIN TARİHİ: 2023

YETİŞKİNLİK DÜZEYİ: 13 yaş

YÖNETMEN: Hakan Algül  

SENARİST: Ata Demirer  

OYUNCULAR: Ata Demirer, Cem Gelinoğlu, Özge Özacar, Melek Baykal, Tarık Papuççuoğlu

Ata Demirer filmlerini neden izliyoruz?

Ata Demirer her filminde Güzel ve Çirkin’in çeşitlemelerini yapıyor ve bu hikâye genetik olarak kodlarımıza işlenmiş bir miras olduğu için her seferinde çok seviyoruz.

Çok seviyoruz derken aslında aynı anda dört şeyi birden seviyoruz:

1-filmin kendisini (hikayeyi)

2-Ata Demirer’in filmde canlandırdığı Çirkin karakterini*

3-Ata Demirer’in bize gösterdiği kendi içindeki “Çirkin”i

4-Ata Demirer’in kendisini

3. ve 4. maddeler biraz karışık gibi görünebilir. Şöyle anlatayım, ne zaman bir kitap okusak kitaptaki kahramanlar kadar yazar hakkında da fikir sahibi oluruz. Kitabın yazarı kendisi ile ilgili tek bir betimlemede bulunmasa bile biz kitabı okurken onu da neredeyse kanlı canlı yanı başımızda hissederiz. Aslında uzun uzun anlattığı karakterlerden bile daha detaylı, daha gerçekçi canlandırırız gözümüzde. Onun hakkındaki fikrimiz, kitabında yazdığı karakterlerin toplamından bile daha büyüktür.

Fakat yazara ait kafamızda oluşan bu imaj aslında yazarın kendisi değildir. Yazarlar bir kitap yazarken karakterler kadar bir de yazar imajı yaratırlar. Bu imaj, yazarın bize o kitabında göstermek istediği tamamen bir başka karakter değilse bile en fazla personalarından biridir.

Persona her ilişkide takındığımız farklı kişiliklerimizdir. Yani evlat olmak bir başka personamızdır, eş olmak, öğrenci olmak, anne olmak, arkadaş olmak, beyaz yakalı olmak farklı personalarımızdır. Bazılarına bir dönem sahip olup sonra bırakırız (öğrencilik gibi) bazılarını ise ömür boyu taşır, gerekli yerlerde çıkarıp kullanırız. Her yeni durum, yeni tanışıklık yepyeni personalar yaratmamız için bir fırsattır.

Bir yazar her kitabında aynı personayı göstermez. Hayatı boyunca taşıdığı personalardan birini veya tamamen kafasında canlandırdığı yepyeni bir personayı gösterebilir.

İşte Ata Demirer bize filmlerinde genellikle “Çirkin” personasını gösterir. Biz de hem filmdeki Çirkin’i hem de Ata Demirer’i severiz. Çoğumuzun aklında Çirkin ve Ata Demirer arasındaki çizgi belli belirsiz olsa da…

*Bir hatırlayalım şu çirkinleri: Eyvah Eyvah – klarnetçi, Niyazi Gül – baytar, Olanlar Oldu – kaptan, Hedefim Sensin – çiğ köfteci, Bursa Bülbülü – piyanist şantör…

“Çirkin, Çirkin…” kim bu Çirkin?

En tanınan Çirkin herhalde Güzel ve Çirkin masalındaki Çirkin’dir. Masala göre Güzel, babasından kendisine bir gül getirmesini ister. Babası kızının bu isteği için Çirkin’in bahçesinden gül çalmaya kalkışır ve yakalanır. Çirkin, babanın hayatını bağışlar ama karşılığında Güzel’in gelip kendisinin sarayında yaşamasını ister. Olaylar geliştikçe Güzel Çirkin’in kalbini sevmeye başlar. Onunla evlenmeye razı geldiğinde ise Çirkin’e büyü yapmış olan peri gelir ve Çirkin’i yakışıklı bir prense dönüştürür. Yani karşımızdakinin kalbini sevdiğimizde gözümüz artık çirkinlik falan görmez. Sevdiğimiz, dünyanın en güzel insanıdır bizim için.

Bu masalın 1740’ta Fransız romancı  Gabrielle-Suzanne Barbot de Villeneuve tarafından ilk kez yazılı olarak bir kitaba alındığı biliniyor. Fakat aslında İngiltere ve Portekiz’deki üniversitelerde yapılan araştırmalara göre bazı masallar Tunç Çağı’na kadar uzanıyor. Mesela Güzel ve Çirkin, yaklaşık 4000 yıllık.*

Demiştim ya, artık kodlarımıza yerleşmiş bir öykü bu.

Bir başka çok tanınan Çirkin de Victor Hugo’nun Notre Dame’ın Kamburu romanındaki Quasimodo. 1831’de basılan bu romanda Quasimodo Esmeralda’yı öyle sever, onu kurtarmak için öyle çabalar ki bütün çirkinliği yok olur. Romanın sonunda Quasimodo’yu bir melek gibi görürürüz.

Peki acaba Esmeralda’nın adı nereden gelmiş?

15.-16. yy’da İtalya’nın Smeraldo (anlamı: zümrüt) şehrinde yaşayan çok çirkin bir adamın hikayesinden olabilir mi? Bu hikayede de çirkin adamın bahçesinden çiçek çalınması olayı var. Sanırım adamın kalbini çalmakla eş değer bir figür bu. Bu kez kız bir çiçekçi ve çaldığı çiçekleri satıyor. Adam kızı görünce ona aşık oluyor fakat çirkinliği yüzünden karşısına çıkmaya cesaret edemiyor. Onun yerine, kıza vermek için dünyanın en güzel çiçeğini yetiştirmeye odaklanıyor. Eh, ne yazık ki bu arada kız ölüyor ve masal mutlu bitmiyor. Ama bize verdiği ders açık, sevdiğiniz için kalbinizin en güzel yerinde dünyanın en güzel çiçeklerini açtırın.

Sen insan değilsin, çiçeksin…

Hedefim Sensin filminde Ata Demirer’in sevdiği kızı (Gonca Vuslateri) çiçekler içinde hatta bizzat bir çiçek olarak betimlemesi, orada kullanılan Frida Kahlo figürü ve sonunda Frida Kahlo yüzü yerine Ata Demirer’in yüzünün çizilmiş olduğu yani kahramanın da çiçeklerle bezendiği logoyu hatırlıyor musunuz?

Ben Ata Demirer’in bütün bunları sezgisel olarak yaptığını düşünüyorum. Zaten oturup tretman falan yazan biri olmadığını, gözünün önüne gelen sahneleri birleştirerek bir film yarattığını anlatmıştı. Bir de planlayarak yapsa kim bilir neler yapacak…

Peki bülbül ne alaka?

Madem girdik figürlere, biliyorsunuz neredeyse bütün kültürlerde gül sevgiliyi, bülbül de kara sevda çeken kişiyi temsil eder.

Oscar Wilde’ın Gül ile Bülbül hikayesinde ise gülün dikenini bağrına batırıp kendini öldürmek isteyen bülbülün kanından kırmızı bir gül doğar.

Bursa Bülbülü filminde de Ata Demirer bülbül figürünü üç anlamıyla birden kullanmış:

1- bülbül gibi ötmesi için beklenen gerçek bir kuş,

2- sesinin güzelliği ile bülbüle benzetilen bir ses sanatçısı

3- sevdiğine kavuşamayan bir aşık.

Burada Ata Demirer diğer filmlerinden farklı bir yol çizip gülü bülbüle vermiyor. Bülbüle kalan olgunlaşmak, bazı heveslerden vazgeçip gerçeği kabullenmek (mesela kel olduğunu) oluyor. Bu da filmdeki karakter gelişimi için aslında çok geçer bir not. Diğer filmlerden daha akılda kalıcı olacağına da eminim.

Her ne kadar ben Gökçeada’ya sevgimden Hedefim Sensin’i defalarca izleyip bunalımlı zamanlarımın kaçış filmi olarak görsem de… Bursa Bülbülü Ata Demirer’in yazdığı -şimdilik- en gelişmiş senaryoya sahip film olabilir.

Bursa Bülbülü en sevdiğim kısmı

1981 doğumluyum ama bu piyanist şantör tayfası ile organik bir bağım, canlı izlemişliğim falan hiç olmadı. Kuşbazlık da beni yakalayan bir öğe değil.

Ama filmdeki geçmişi onurlandırma öğelerinden birine bayıldım: Sözünü tutmak. Evet, böyle bir gerçek vardı. İnsanlar verdikleri sözleri tutardı. İnsanlar onuru için yaşardı. Eğer sözlerini tutamazlarsa mahcup olurlardı.

Günümüzde beni en çok zorlayan şeylerden biri bu. Bazen ortamlarda sözünü tutmayan insanlardan şikâyetçi oluyorum ve birileri çıkıp onları savunuyor. Arkadaşım: adam/kadın “yapacağım” dediği şeyi bir sebepten yapamamış olabilir. Fakat yapamadıysa bir özür de mi dileyemedi? Hiçbir şey olmamış gibi davranmak da nesi?

Bursa Bülbülü Film Müzikleri Plak
Bursa Bülbülü film müzikleri plak detayları aşağıda

Bursa Bülbülü – Beyaz Zambaklar

Ata Demirer filmleri hemen her zaman müzikleriyle de bütünleşen filmler. Bursa Bülbülü filmi bir piyanist şantörü anlattığı için her zamankinden de fazla müzik filme eşlik ediyor. Filmde hem 80’li yılların parçaları, hem de yeni parçalar var. Yeni parçalar derken, film için özel bestelenmiş parçalardan söz ediyorum. Ki bunların beste-söz süreçleri hem filmde hem de gerçek hayatta oldukça ilginç.

Filmin müzikleri yapılırken birlikte çalışılan müzisyenler de çok özenli seçilmiş. Hatta o yılların sound’unu yakalayabilmek için o yılların müzik aletleri bulunup kullanılmış.

Normalde; özellikle yerli filmlerde müzik, çoğu zaman dolgu malzemesi olarak kullanılır. Bursa Bülbülü’nde ise özellikle aranan, beklenen bir öğe halinde, neredeyse filmdeki karakterlerden biri gibi. “Sahnesi gelsin” diye bekliyor insan.

Filme özel Bursa Kızı ve Beyaz Zambaklar adlı parçalar, muhtemelen bu yaz düğünlerde en çok çalınan parçalar olacak. “Yok ben düğünlere kadar bekleyemem, dinlemelere doyamadım” diyorsanız, “Ata Demirer Bursa Bülbülü Soundtrack” müzik marketlerde yerini almış, haberiniz olsun.

Beyaz Zambaklar’ın ortaya çıkma hikayesi de akıllarda kalacaktır muhtemelen: Ata Demirer senaryoda tıkandığı bir dönemdeymiş. Bir gün arabasıyla yolculuk ederken yol kenarında durup bir teyzeden meyve-sebze almış. Tam oradan ayrılacakken teyzenin yetiştirdiği beyaz zambakları görmüş. Teyze de bu çiçekleri O’na hediye etmiş. “Ömrü kısadır ama soğanlıdır, seneye tekrar büyür” diye de bilgilendirmiş. Ata da boş durmamış, kısa ömürlü beyaz zambakları senaryoya bir güzel yedirmiş ve hikayeyi ilerletmiş.

Biz Ata’nın bize hediye ettiği Beyaz Zambaklar parçasıyla ne yapacağız, Allah bilir… Bence çok evlenme teklif edilecektir bu sene bu parça eşliğinde…

Biraz da olumsuz eleştiri

Ata Demirer’in seveni çok malum. Kimle konuşsam “bu film bir geçit töreniymiş, Ata yer verdiyse, hayatında önemli bir yeri olduğu içindir” dedi ve hoş gördü. Ama benim gözüme takılan birkaç fazlalık vardı.

Senaryoda her karakter, hikayeyi varılmak istenilen sona biraz daha yaklaştırmalı. Peki Bursa Bülbülü Cengiz’in balıkçıya kaçan dul ablası ve sonradan Taşkın’la birlikte olan o sarışın kadının olayı neydi? Abla ya da balıkçı, ortalığı karıştıracak diye bekledik, bir şey çıkmadı. Sarışın kadın için ise, Bülbül’e yazılacak ve Bülbül genç sevgilisi ile onun arasında kalacak sanmıştım, sonra Taşkın ile sevgili oldukları ortaya çıktı. Neydi bu? Ata bize neden fake attı?

Bir de çok önemli değil ama Cengiz adı hiç yer etmemiş benim aklımda. Karakterin adı “Bülbül” benim için. Gerçi şimdi düşünüyorum, Ata Demirer filmlerinin hiçbirinin ana karakterinin ismini hatırlayamıyorum. Yan erkek karakterlerin adı daha çok aklımda kalmış: Taşkın, Yarım Hasan, İspanyol…

Bursa Bülbülü “olmuş”

Ata Demirer, Bursa Bülbülü filminin galasından sonra annesinin söylediklerini anlatmıştı:

“Oğlum, oldu mu olmadı mı diye hiç endişe etme, olmuş. Tüylerim kalkıp kalkıp indi. Eğer bir film insanın vücudunda bu tepkiyi uyandırıyorsa, iyi olmuş demektir.”

Hakikaten bu film yer yer benim de tüylerimi diken diken etti. Bursa Bülbülü’nün elde ettiği her başarıda sevindim. Yani filmin sonunda öyle ağlama falan olmadı bende ama, yine de hala bir Yeşilçam filmiyle bu kadar duygulanıyorsam…
Nedir bu arabesk severlik bilmiyorum ki…
İşte bunlar hep kod…

Ata Demirer için çok dostane bir not

Sevgili Ata Demirer, “Çirkin” falan değilsin. Bu senin kendine biçtiğin rol sadece. Seyirci seni gönül gözüyle de, gerçek gözüyle de görüyor ve seviyor. Yani kalbimizde yeterince yerin var. Saçmalamaktan korkma. Yapmak istediğin şeyi yap.

Önceki filmlerinle cebini doldurdun (iyi günlerde harca), Bursa Bülbülü ile geçmişine saygı duruşunu da yaptın. Haydi artık kendi sanatını yap. Yaptıkların da sanattı tamam, zaten senin ruhuna işlemiş güzellik kavramı. Müziğinle, tasarladığın sahnelerle, kendine seçtiğin yaşam biçimiyle ne kadar ince olduğunu biz biliyoruz. Ama sadece senin dikkatini çekmiş olabilecek konuları, toplumda seni rahatsız eden şeyleri ya da içindeki karanlık yönü göster bize biraz da. Hep şeker oğlan olma. Biraz yaramaz Ata’yı görmek istiyoruz. Merak etme, Cem Yılmaz’ın Kara Komik Filmler’ine aldığı eleştirileri almazsın. Çünkü sen bizim Ata’mızsın. Seni kıskanmıyor, seviyoruz. Teyzemizin oğlu, mahalleden arkadaşımız, kardeşimiz gibisin. Bu da sana rahatça batırma hakkı veriyor. İcabında bir filmin de “olmamış” dedirtsin. Daha küçük bir gruba hitap etsin. Ama sen kendini anlat.

Zaman geçiyor Ata. Hepimiz yaşlanıyoruz. Ne yapmak istiyorsan yap artık… Seyircini farklı personalarınla da tanıştır.

Bursa Bülbülü Plak olarak satışta!

Filmin müziklerini beğenenler için, plak olarak yayınlandığını ve satışına da başlandığını duyurmuş olalım. Satışı bol olsun!
Aşağıdaki linkten temin edebilirsiniz.
Bursa Bülbülü film müzikleri – Bursa Bülbülü Plak

*Kaynak: “Fairy tale origins thousands of years old, researchers say” BBC News

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

2 Yorum

  1. Filmi çok güzel yorumlamışsınız öncelikle teşekkürler, özellikle güzel-çirkin betimlemeleriniz ve o konuda verdiğiniz bilgilendirmeler de çok hoşuma gitti. Evet her filmdeki yan karakterlerin kimliklerinin daha bir vurgulanmış olmasını da “a evet bence de” diyerek okudum. O taverna yıllarını yaşamış, görmüş biri olarak -ki hiç de hazzetmezdim- bugüne kadar izlediğim Ata Demirer filmlerinden daha vasat bulduğumu, hatta yer yer sıkıldığımı söyleyebilirim. Eyvah Eyvah serileri zaten kendi içinde bir kült oldu ama Olanlar Oldu da girdiği kadın karakterini de tek geçerim. Hülasa; denk geldiğimde tüm filmlerini tv de kimbilir kaçıncı kez izlerken keyif aldığım, güldüğüm halde, sanırım bu filmini bir daha denk gelirsem izlemem.

  2. Bursa Bülbülü / Ata Demirer yazınıza bayıldım. Övgülerinize, eleştirilerinize aynen katılıyor; hiç zorunda olmadığınız halde verdiğiniz bilgilere teşekkür ediyorum. Yazınızın ‘Ata Demirer için çok dostane bir not’ bölümü de sanki hislerime tercüman olmuş. Evet, dışı değil içi güzel delikanlıyla peri kızının hikayelerini bayıla bayıla, hatta defalarca izliyoruz da.. Eee..Ata Demirer bu mudur? Bence de değildir. Artık değişik senaryolarda, farklı rollerde görmek istiyorum. Çünkü,sanırım artık bıktım.

Yorum yaz | Görüntüle

Başa dön tuşu

Dengeliyorum sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et