Kişisel gelişim

Evrenle İş Birliği – Kış Çemberi Bölüm-3

Bu hafta HemSenHemBen Kış Çemberi‘nde “Çabasız Yaratım”ın ilerleyen basamaklarından: evrenle iş birliği yapma ve sezgiler konusunun üzerinde durduk. Evren bizim sipariş ettiğimiz şeyleri gerçekleştirirken, biz de durup boş boş beklemeyeceğiz tabii ki… Bakalım neler yapabilirmişiz?

“Evrenle iş birliği”nden önce: kendini yargılamayı bırak…

Şimdi bunun aslında evrenle iş birliği ile alakası yok ama yine de önemli olduğunu düşündüğüm için yazmak istedim.

Arzu ve Deniz bize hemen hemen her çemberin başında duygularımızı, isteklerimizi tarif etmemiz için küçük oyunlar oynatıyorlar. Bu hafta, sırtımıza hangi kaftanı giydiğimizi sordular; yani çembere nasıl bir hisse bürünmüş olarak geldiğimizi anlamak istediler.

Ben kalın, mor bir kaftan ve dünyanın en büyük kütüphanesinin sadece bende olan anahtarıyla bilginin bir koruyucusu olduğumu söyledim.

Diğer arkadaşlarım ise genelde mutluluk, huzur, neşe temalı kıyafetler seçtiler.

Ben ilk söyleyenlerdendim ama benden sonraki keyifli cevaplar geldikçe, “kendime eziyet mi ediyorum, neden böyle ağır bir yük seçtim ki?” diye şüpheye düştüm. Bu noktada koçlarım beni uyararak; kendimi, duygularımı yargılamamamı, kabul etmemi; söylediler.

Halbuki çemberin en sevdiğim tarafı hiç yargılanmadan, olduğum gibi kabul edilmek. Bu güzel ortamda, kimse yargılamazken bile kendi kendimi yargıladığımı fark etmek, beni her seferinde hayrete düşürüyor. Sadece ben değil, diğer arkadaşlarım da bunu ara sıra yapıyor.

Neyse ki, Arzu ve Deniz, biz bunu her yaptığımızda, bize farkındalık sağlıyor. Onların sayesinde kendimi yargılama alışkanlığından kurtulma yolundayım.

Sonuçta; bu kadar farkındalığa rağmen ve bu kadar basit bir konu için bile hala kendimi yargılayabildiğime göre, muhtemelen siz de sıklıkla, hem de hiç fark etmeden yapıyorsunuzdur. Bu aslında çok rahatsız edici, sizi kendiniz olmaktan alıkoyan bir his. Dolayısıyla bu yazının peşin bonusu olsun, kendinizi yargılama konusunu, isterseniz bir düşünün.

Gelelim evrenle iş birliği konusuna…

Biliyorsunuz ilk hafta evrene sipariş vermiş ve siparişimizin enerjisiyle uyumlanmıştık. İkinci hafta blokajları kaldırdık ve içsel özgürlüğe ulaştık. Bu hafta da evrenle nasıl iş birliği yapabileceğimize odaklandık.

Öncelikle evrenle ilişkimizi inceledik, onu bir otorite mi yoksa içimizdeki bir güç olarak mı düşünüyoruz? veya karşılıklı etkileşim halinde olduğumuz, işbirliği yaptığımız bir figür olarak görebilir miyiz? diye baktık.

Ben evreni bir enerjiler bütünü olarak görüyorum. Benim enerjim de dahil olmak üzere, canlı-cansız bütün varlıkların birer enerji alanı var. Bu enerjiler bir araya geldiğinde birbiriyle uyumlanabiliyor, birbirini nötrleyebiliyor veya yükseltebiliyor. Bu nedenle enerjimi yüksek tutmamın hem kendim, hem de etrafım için iyi olacağına inanırım. Aynı zamanda yüksek enerji düzeyinde olduğumda, etrafıma yine yüksek enerjili kişi ve durumları çekeceğime inanırım. Daha önce, taş, tohum gibi doğadaki başka canlı/cansız oluşumlardan da enerjisel anlamda nasıl faydalandığımı yazmıştım. Dolayısıyla evrenle iş birliği benim için çok anlaşılır bir şey. Enerjimi istediğim şeyle uyumlu tuttuğumda ona ulaşmam an meselesi.

Arzu ve Deniz’in bize sunduğu, evrenle ilişkimizi özetleyen cümlelerden şu 3 tanesi bana çok yakın geldi mesela:

  • Gerçek o ki; yaşam özünde iyilik dolu, hoşgörü dolu ve her nefesimde beni her yönden destekliyor.
  • Hayalimi gerçekleştirmem için, başarmam için, gerekli tüm düzenlemeleri yaşam benim için benimle birlikte ayarlıyor.
  • En derin, en çılgın arzularım aslında, en yüksek potansiyelimi bana hatırlatmak için bende saklı duran hakikat tohumları.

Buraya kadar çok güzel, demek ki sipariş vereceğiz, gerçekleşecek. Fakaaatttt…

Evrene sipariş ettiğimiz şeyler, önümüze pat diye düşmüyor.

Örneğin ben, kitapları çok satan bir yazar olmak istiyorsam: doğru konu seçimi, doğru yazım teknikleri, doğru tanışıklıklar ve doğru yayınevi ile çalışma gibi önemli faktörler de var.

Evren benim için gerekli düzenlemeleri yapıyor ama benim de evrenle iş birliği yapıp, onun bana sunduğu fırsatları değerlendirmem lazım.

Tıpkı Arzu’nun hatırlattığı üzere: çabalamadan durduğun yerde durup piyango bileti bile almadan, milyoner olmayı beklemenin anlamsızlığı gibi.

İşte evrenle iş birliği içinde olup fırsatları yakalamak, sezgilerimizden geçiyor.

Sezgiler nelerdir?

Çoğunlukla bildiğimizi bile bilmediğimiz şeylerdir. Bunlar aklımızda belirebildiği gibi, bazen de belli olay ya da kişilere bedenimiz tepki verebilir.

Bazen fark etmemiz gereken, ısrarla karşımıza çıkan şeylerdir: bu bir renk, bir sayı, bir kelime, bir canlı ya da tekrar eden bir olay örgüsü olabilir.

Bazen ısrarla aynı fikir aklımıza düşer. Hatta bu durum yıllarca sürebilir.

Zaman zaman sadece iç sesimiz bizimle konuşur.

Durduk yere aklımıza bir fikir düşer.

Kimi zaman da haberci rüyalar görebiliriz.

Her yerden aynı sinyallerin gelmesi de mümkündür.

evrenle iş birliği, sezgiler
Merak etmeyin, evrenle iş birliği, sezgiler falan derken tuhaf ritüellerden, büyülerden, fallardan söz etmiyorum…

Sezgiler aslında herkeste vardır.

Ama genellikle egonun sesi o kadar yüksektir ki, sezgilerin sesini duymakta güçlük çekeriz.

Ego, bize sürekli “hadi, hadi, neden yapmadın, geç kalıyorsun, uğraş, çabala” diye dır dır eden tarafımızdır.

Halbuki bazen içimizden bir ses basitçe “dur”, “bekle” ya da “şimdi doğru an” der. İşte bu, iç sesimizdir. Sezgiler fazla konuşmaz, kendinden emin ve sakindir.

Genellikle sezgilerimiz olumlu, ilham verici, destekleyici ve yol göstericidir. Ego ise yargılar, suçlar, olumsuzdur…

Egonun sesi ile sezgilerin sesini ayırt etmede bir diğer önemli madde de duyduğumuz sesin tonudur. Egonun sesinin genelde tiz ve yüksek, sezgilerin sesinin ise pes ve daha alçak olmasıdır.

Sezgiler nasıl arttırılır?

Evrenle iş birliği için olmazsa olmaz sezgileri “arttırmak” demeyelim de, “duyabilmek” için egonun sesini biraz kısmamız gerekir. Bunun için de tabii ki, mindfulness egzersizleri, meditasyon, yoga gibi pratikler iyidir.

Bunun yanı sıra diğer fiziksel aktiviteler, doğada yürüyüş gibi, fazla düşünmemize izin vermeyen durumlar da değerlidir.

Aynı şekilde tamamen kanalize olup zamanın nasıl geçtiğini bile fark etmediğimiz yaratıcı aktiviteler çok çok önemlidir.

Aslında yaratıcılığın akıp gittiği o anlar, dişil enerjimizin ortaya çıktığı anlardır ki. Zaten sezgilerin artmasının bir diğer yolu da dişil enerjiyi yükseltmekten geçer. Bilim, “kadınlardaki sezgiler, erkeklerdekinden 16 kat fazla” demektedir. Biz bunu kadın/erkek diye ayırmayalım da, dişil enerjinin yüksek olduğu anlar ya da eril enerjinin yüksek olduğu anlar olarak ayıralım.

Kadında da erkekte de hem dişil hem de eril enerjiler mevcuttur. Bunlar her zaman aynı düzeyde olmaz. O sırada olmamız gereken hal hangisi ise, o enerjinin daha yüksek olması, sağlıklı olandır. Ne zaman hangi enerjide olduğumuzu anlamanın yollarına, bir sonraki yazıda değineceğim.

Evrenle iş birliği cümleleri

Bu hafta çemberde yaptıklarımız arasından, sizlere faydalı olacağını düşündüğüm için aktarmak istediğim bir diğer pratik de, hayal cümlesi yazmak.

Biz kendi hayal cümlelerimizi yazdık, bunları yazarken bazı özelliklerde olmasına dikkat ettik. Sizin için de kısaca bu özellikleri sıralıyorum:

  1. Şimdiki zamanda yazın.
  2. Olumlu bir dil kullanın. İstemediklerinizi değil, istediklerinizi sıralayın.
  3. Hayalinize ilişkin duygunuz, bir önceki bölümde bahsettiğim “olumlu duygular skalası” içerisinde olsun.
  4. Ben dilinde yazın. Hayalinizin öznesi olun.
  5. Cümlenizi gereksiz uzatmayın, net olun.
  6. Bir cümleye birden fazla hayal sığdırmayın.
  7. Cümleleriniz ölçülebilir olsun ama sınırlandırıcı olmasın. Bir şeyin en az ne kadarını istediğinizi veya en geç ne zamana kadar istediğinizi yazabilirsiniz.
  8. Sonuca nasıl ulaşacağınıza değinmeyin. Aksiyonlar bu cümlenin konusu değil.
  9. “İstiyorum” kelimesini, eğer size “ihtiyacım var” duygusunu hissettiriyorsa, kullanmayın.

Bir sonraki bölüme geçmeden önce kendinize bir hayal cümlesi yazmaya ne dersiniz?

Arzu ve Deniz’le Kış Çemberi – diğer bölümler:

Bölüm-1

Bölüm-2

Bölüm-4

Arzu ve Deniz’le Hayalden Gerçeğe Doyumlu Hayat Çemberi

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Yorum yaz | Görüntüle

Başa dön tuşu