Motosikletle Adriyatik Turu ve Plitvice Gölleri (Böl-1)
Geçtiğimiz sonbahar Schengen vizemiz sona ererken, bir sonraki vizemizi alınca Hırvatistan – Plitvice Gölleri’ne gitmek aklımızdaydı. Ocak ayında ikimiz birden çok ağır bir grip (ya da covid19) geçirdik ve kendimizi toparlayana kadar şubat ayı geçti. Sonrasında pandeminin vurmasıyla eve kapanınca, hayallerimizi yaza erteledik ve bu arada genişlettikçe genişlettik. Hırvatistan gezisi, önce “motosikletle Adriyatik turu” oldu. Sonra, madem motorla gideceğiz, bir de “Stelvio Pass” yapalım oldu. E İtalya’ya geçeceksek, “kuzey İtalya gezisi”ni aradan çıkaralım, hiç olmazsa Trieste, Venedik, Verona, Milano, Como’yu görelim oldu. Süre 30 güne, sadece sınırlarımız dışında yapılacak toplam kilometre 5000 kilometrelere ulaştı. Yaz geldiğinde hâlâ vize alamıyor olacağımızı, vize alsak bile dışarıda bir çay bile içmekten çekineceğimizi tabii ki tahmin etmiyorduk. (Pandeminin getirdiği kısıtlamadan burada bahsetmiştim)
Sonuçta hayaller 2021 yazına ertelendi. Ama bu demek değil ki, kış boyunca, yaza (kısmetse) yapacağımız gezi ile hiç ilgilenmeyeceğiz. Umut fakirin ekmeği: ben, her gezimizde olduğu gibi, konaklama ve yeme-içme noktalarına, hatta kaç kilometrede bir – aşağı yukarı hangi noktalarda benzin alacağımıza kadar planlama yapmaya devam edeceğim.
Aslında bu yazıda sizin de gözünüz gönlünüz açılsın diye, gezimizin odak noktası olan Plitvice Gölleri’nden bahsetmek ve fotoğraflarını eklemek istiyordum. Ama gelin önce, “Kuzey İtalya ve Balkanlar Takviyeli Motosikletle Adriyatik Turu ve Plitvice Gölleri Gezisi”nin (adı bile yaz yaz bitmiyordu) güzergâhına birlikte bir göz atalım.
Motosikletle Adriyatik Turu (Kuzey İtalya ve Balkanlar Takviyeli) güzergâh:
- gün: Edirne-Sofya: Sofya bizim için çok bildik bir nokta, gittiğimizde en sevdiğimiz yer olan Happy’de (şu yazımda da bahsetmiştim) yemek yer, güzelce uyur dinleniriz. Çünkü sınır geçişi ve bütün gün yolculuk yormuş olacak. Motorla gezilerin en önemli özelliklerinden biri, ilk günler daha çok yorulmamız. İnsan sonraki günlerde “her sabah kalk, toparlan, akşama kadar sür…” temposuna gittikçe alışıyor ve yorulmuyor.
- gün: Sofya-Belgrad: Yol bildiğimiz yol. Belgrad da daha önce 4 kez gittiğimiz bir şehir. En iyi restoranı, o restoranda söylenecek yemeği, su gibi giden şarabı içmeyi kaç testiden sonra bırakmamız gerektiğini, yoksa olacakları 🙂 çok iyi biliyoruz. Ertesi sabah kalktığımızda kahvaltı için börek alacağımız Belgrad’ın en iyi börekçisini (genelde hiç bir yerde yazmaz) ve yaptıkları en iyi börek çeşidini de çok iyi biliyoruz. (Bunlar için de bir gönderi hazırlasam iyi olacak galiba.)
- gün: Belgrad-Zagreb: İşte, kahvaltıda böreğimizi yedikten sonra yeniden yola koyulduğumuz, fakat bu sefer ilk kez gideceğimiz bir şehre yöneldiğimiz bir gün. Yani maceranın ilk günü. Yaklaşık 400km. yol ve bir sınır geçişi (Sırbistan-Hırvatistan) var. Zagreb’e vardığımızda şehre genel bir bakış atar, yemek yer, dinleniriz. Ertesi gün şehir güzelse şehri gezer, çok beğenmezsek ve gezesimiz gelmezse, 2 saat mesafedeki Plitvice Gölleri’ne gideriz. Esasen bu yolculuğun en uzak noktasına kadar gittikten sonra dönüş yolunda yine Plitvice gezmeye zaman ayırıyoruz. Plitvice bu gezi fikrinin çıkış noktası, gözümüzün bebeği…
- gün: Zagreb: Yol olmayan bir gün. Zagreb içinde gezi ya da günübirlik Plitvice gezisi demiştim. Akşama konaklama, yine Zagreb’te. 2 gece kalacağımız bu şehirde, mümkünse, çamaşır makinalı bir oda (ev) tutacağız ve çantamızdaki kirlileri yıkayacağız. (planı kadın yaparsa bu tip şeylere de dikkat ediyor. çünkü eşyaları hazırlayan da aynı kişi. üstelik yola çıkarken ikimizin de giyim eşyalarını sadece bir yan çantaya sığdırmak zorunda. diğer yan çantaya elektronik eşyalar ve motor bakım malzemeleri giriyor. top case de gün içinde yiyecek ve içecekler, motordan inilen zamanlarda montlar, kasklar v.b. ekipmanı bırakmak için boş tutuluyor. –Motor yolculuklarının insanı nasıl minimalist yaptığından bu yazımda bahsetmiştim-)
- gün: Zagreb-Lubliyana: Mesafe sadece 140 kilometre olsa da Hırvatistan’dan Slovenya’ya yani Schengen Bölgesi’ne geçiş yaparken biraz vakit kaybedebiliriz. (Genelde Schengen ülkelerine geçerken biraz sıra oluyor) Zagreb’den sabah olabildiğince erken çıkarsak, gün içinde hem küçük bir şehir olan Lubiyana’yı dolaşmak hem de Lubiyana’ya 55 kilometre uzaklıktaki Bled Gölü’nde bir kaç saat geçirip dönmek için vakit bulabiliriz. Bu şehirde çok mutlu olacağımıza eminim, çok yeşil olduğu söyleniyor ve her ne kadar aslında bir başkent olsa da Bratislava ya da Belgrad gibi, huzur dolu olacağını düşünüyorum.
- gün: Lubliyana-Venedik: Mesafe 240 kilometre ve Slovenya İtalya arasında sınır geçişi yok. Yalnız Venedik’te oteller çok pahalı olduğu ve biz nasılsa motorize olduğumuz için şehir dışında ufak bir kasaba veya köyde kalabiliriz. 40 kilometre uzaklıktaki Padova ya da 75 kilometre uzaklıktaki Vicenza’da bile (otel fiyatı ile Venedik’e git-gel benzin fiyatı arasında kıyaslama yapmak gerek) kalabiliriz. Venedik en az üç gün gezmek ister. Şehirde adım atmanın bile ciddi paralara mal olduğunu okuduğum için, İtalya’nın belki de bu en turistik (ve en kalabalık!!!) şehrinde daha lüks (turist tuzaklarına düşe kalka yapılacak) bir gezi için 60’larımızı beklemeye kararlıyım. (Bu arada Venedik, her ne kadar sonrasında daha batıya ve kuzeye gideceğimiz için denizden uzaklaşacak olsak da, motosikletle Adriyatik turu için ilk duraktır diyebiliriz.)
- gün: Venedik: Venedik için gezilecek 2 tam gün ayıracağım ancak Viyana gibi olursa daha erken de ayrılabiliriz. Zamanında Viyana için de, “en az 3 gün gezeriz” demiştim. Sonra 2 saatlik bir saray gezisi için 2 kişi 33 euro bilet parası ve 16 euro da otopark parası (arabalıydık) ödeyince, metro durağında satılan sıradan bir sosisli+kolanın 6 euro olmasının da sebebiyle (esas sebep bizim fakirliğimiz de, çaktırmayın) “yeter bu kadar Viyana gezisi” deyip, 1,5 günde ayrılmıştık. (Aslında gezmek için en güzel ülke Almanya. Müze biletleri o kadar uygun ki… Üstelik yemek için de gerçekten çok seçenek var.)
- gün: Venedik: Geziyoruz ama boş da durmuyoruz. Yine çamaşırları yıkıyoruz.
- gün: Venedik-Verona: Venedik keşmekeşinden sonra Verona’yı kendimizi İtalya’da hissetmek, biraz romantizm, İtalyan mutfağının tadını çıkarmak, Venedik’te kazıklanmamak için ertelediğimiz şık bir akşam yemeği ve şarabın keyfine varmak, belki Alplerdeki buzların erimesiyle beslenen turkuaz renkteki Garda Gölü’ne bir ziyarette bulunmak için programımıza ekledim.
- gün: Verona-Milano: Yaklaşık 170 kilometre yol, ardından Milano. Her şeyin tasarım, her şeyin şık olduğu söylenen bu şehri ya çok seveceğim ya da çok kasıntı bulup nefret edeceğim gibi geliyor. Bakalım ne olacak…
- gün: Milano-Como Gölü: Bu gezide ulaşacağımız en batıdaki noktalardayız. Como’dan itibaren dönüş yoluna geçmiş olacağız. Como gölü 146 kilometrekare yüzölçümüne sahip ve etrafında 24 tane kasaba-köy bulunuyor. Bunların her birinin masalsı güzelliğe sahip olduğu söyleniyor. Hangisinde konaklayacağız, hangilerini gezip görmeye zaman ayıracağız bilmiyorum ama, bu gezinin en huzurlu ve mutlu anlarını burada yaşayabiliriz.
- gün: Como: Evet hayal bu ya, Como’da bir gün daha kalmak istiyorum. Muhtemelen pahalı bir konaklama ve pahalı yemekler olacak. İşte bu nokta, gezinin şımarma noktası.
- gün: Como Gölü-Stelvio Pass üzerinden-Bolzano: Olleeeeyyy… Yaşasın yol… Hem de yıllardır hayalini kurduğumuz Stelvio Pass… Bakalım Transalpina ve Transfagaraşan kadar zevk verecek mi… Beklentim çok yüksek… Düşündükçe içimde kelebekler uçuşuyor… Yalnız güzergah kısa. Gün boyunca bir kaç kez gidip dönebiliriz 🙂 Muhtemelen pek çok noktada durup drone uçururuz. Akşama konaklama Bolzano’da… Verona gibi Bolzano’nun da keyifli bir küçük şehir olacağını düşünüyorum. Bir yerlerde çamaşır yıkamak lazım (bu noktada pek çok okuyucunun “kadın kafayı çamaşır yıkamaya takmış” diyeceğinin farkındayım :)).
- gün: Bolzano-Trieste: 330km. yol için yeniden motor üstündeyiz. Trieste liman şehrine doğru sürüp motosikletle Adriyatik turu 2. durak noktasına ulaşıyoruz. Trieste’de şehir turu, karın doyurma, istirahat.
- gün: Trieste-Rijeka: Trieste’den Rijeka’ya sürekli deniz kenarından gitmek (yani biraz manzaralı virajlı yol yapmak) istersek 215 kilometre, yok karadan kestirme gidelim dersek 80km. civarı. Rijeka, bütün bu gezi sırasında göreceğimiz en az turistik şehirlerden biri, güzel mimarisi ve sakin (turistsiz) sokaklarıyla çok güzel fotoğraflar çekeceğimize eminim. Bir de güzel bir deniz ürünleri restoranı bulursak, değmeyin keyfimize…
- gün: Rijeka-Plitvice Gölleri: 126km.lik yolun yarısını Adriyatik kıyısından gideceğiz. Göller bölgesindeki rotalardan zamanımız yettiği kadar çoğunu gezmeye çalışacağız sonra da otellerin birinde, bir gece konaklayacağız.
- gün: Plitvice-Split: Geze geze Split’e geçeceğiz. Yine Hırvatistan’ın güzel bir Adriyatik kıyısı şehri. Yine yeme içme, yine keyif. Bu arada gittiğimiz dönemde deniz suyu sıcaklığı nasıl olur şu anda bilmiyorum ama, Dalmaçya’da iki kulaç atmadan dönmek de pek içimize sinmez hani…
- gün: Split-Dubrovnik: Dubrovnik çok turistik bir yer, rahat eder miyiz bilmiyorum, ama işte manzaraydı, fotoğraftı derken, bir bakarız…
- gün: Dubrovnik-Kotor üzerinden-Budva: Karadağ’a geçiyoruz. Kotor Körfezi inanılmaz bir manzara ve keyifli yollar vadediyor. Muhtemelen Adriyatik kıyılarının en güzel noktalarından biri. Üstelik bir dostumuzun dediğine göre; Karadağ, fiyatları ve ürün bolluğu ile deniz ürünlerine hatta istiridyeye doyma noktasıymış. Göreceğiz… Bir de boy ortalaması 180cm. olan, Slav ırkının bütün özelliklerini taşıyan muhteşem güzellikte kadınlar var, diyorlar. Polonya, Slovakya ve en çok da Çek Cumhuriyeti’nde gördüğüm güzellerden daha mı güzeller bakalım 🙂 Karadağ henüz Türkiye’den vize istemediği için bu ülkeden geçişimizi bayram tatili v.b. zamanlara getirmemekte fayda var. Böyle zamanlarda dünyanın her yerine yayılıp dünyanın her yerindeki müzisyenlere oyun havası çaldırma ve göbek atma yeteneğimiz var. Daha önce Belgrad ve Selanik’te gördük, aman diyim, yine aynı şey olmasın… (Hayır yine kendi müziğini dinleyip yine göbek atacaksan niye bu kadar kilometre yol yapıyorsun. Bak bakalım onlar ne yapıyor, nasıl yapıyor?) Bu arada, bilin bakalım yine ne yapmamız gerekiyor? Evet, bildiniz, bravo, tabii ki çamaşır… :):):)
- gün: Budva-Tiran üzerinden-Ohri: Budva’dan çıkınca 175 kilometre yol yapıp Arnavutluk’un başkenti Tiran’a ulaşıyoruz. Tiran hakkında söylenenler (hırsızlık olayları v.b.) açıkçası biraz korkutuyor. Muhtemelen motordan bile inmeden, genel bir fikir sahibi olmak için şehirde bir tur atarız. Tiran’dan sonra yola devam. Arnavutluk-Makedonya sınırındaki Ohri Gölü’nün Makedonya tarafında yer alan Ohri Şehri için de çok huzurlu, keyifli diyorlar. Toplamda 310 kilometre yapıp 2 ülke değiştirilen günün sonunda konaklama için uygun olacağını düşünüyorum.
- gün: Ohri-Selanik: 290km. yol. Selanik bizim memleket sayılır, motor ustalarına kadar (!) tanıyoruz. Belki Halkidiki’ye doğru iner deniz kenarında bir kaç gün sadece deniz-güneş ve pinekleme tatili yaparız. Ya da bir gece Selanik’te konaklayıp ertesi gün dönüş yolumuza devam ederiz.
- gün: Selanik-Dedeağaç: Yol, Dedeağaç’ta bir köfte molası. Moladan sonra belki eve dönüş, belki sınır ötesinde bir gece daha konaklama…
- gün: Kısmetse bu gece evimizde uyuyor olacağız… Eh, çamaşırlarımızı da kendi makinemize atarız artık 🙂
Elbette bu gün sayısı, yolda doğacak ihtiyaçlara göre kısalabilir ya da uzayabilir. Ancak kabaca plan bu şekilde.
Güzergâh bile bu kadar uzun sürünce, esas yazma amacım olan Plitvice Gölleri’ni anlatmak, bir başka gönderiye (bölüm-2’ye) kaldı.
Ben Plitvice gönderimi hazırlarken siz de:
*güzergâh hakkındaki görüşlerinizi,
*”oralara kadar gitmişken burayı da görün” dediğiniz yerleri,
*”gittiğinize değmez, vakit kaybetmeyin” dediğiniz yerleri,
*böyle bir güzergâhın tamamı ya da belli kısımlarında bize katılmak isteyip istemeyeceğinizi,
yorumlara yazarsanız çok sevinirim.
NOT: Plitvice Gölleri’ni anlattığım muhteşem görselleri olan yazı hazır efendim. Tıklayınız…
Güncelleme 6 Şubat 2022 by dengeliyorum
Bu turu yapmayı kim istemez ki… Dilerim en kısa zamanda gerçekleşsin tüm programınız..
Dileğiniz için çok teşekkür ederiz. Pandemiden bir kurtulsak…
Bizi okumaya devam edin 🙂 sevgiler…