Ergenlik Dönemi Ebeveyn Rehberi
Bugün konu: ergenlik dönemi. Ergenliğin fizikselden çok psikolojik belirtileri ve bunlarla baş etme yöntemlerine değinmek istiyorum. (instagram için hazırladığım bir yazıdan alıntılıyorum)
Ergenlik dönemi aslında ikinci doğum
Doğumumuz anne karnından çıktığımızda bitmiyor. Hayatımızın farklı zamanlarında farklı dönemeçlerden geçip yeniden ve yeniden doğuyoruz. Ergenlik dönemi de, istisnasız hepimizin geçtiği bir başka doğumumuz.
Ergenlik vücutta çok ciddi fiziksel değişim ve gelişimin yaşandığı ama buna paralel olarak gelen psikolojik değişimlerin çok daha sarsıcı olduğu bir dönem. Bu dönemde gençler bazen ciddi travmalar yaşayıp kendilerine ve ilişkilerine geri dönülemez zararlar verebiliyor.
Ergenlik dönemi ile ilgili olarak internette genelde bedensel değişimler aratılır. Halbuki psikolojik süreç de en az bedensel süreç kadar önemli ve şiddetlidir. Bu dönemde başta cinsiyet hormonlarının atak yaptığı ve sonra vücudun değişimlere uğradığı herkesçe bilinir. Zamanla bedensel gelişim tamamlanır, hormonlar dengeye oturur. Hormonlarla beraber coşan duygular da yavaşça tahammül edilebilir seviyeye iner.
40+ yaşında bir birey olarak, duyguların o denli coşkulu olduğu bir dönemi zaman zaman özlesem de, çok yıpratıcı olduğunu hatırlıyorum.
Peki ergenlik döneminde bir çocuğumuz varsa, ona nasıl yaklaşmalıyız? Ona yaşadığı bu zorlu deneyimde yardımcı olabilir miyiz?
Siz yine uzmanların hazırladığı kaynakları tarayın. Ama ben kendi deneyimlerim ve yıllar önce aldığım pedagojik formasyon eğitimime dayanarak bir kaç öneride bulunmak istiyorum.
Ergenlik dönemi içinde çocuk neler deneyimler?
Ergenliğin psikolojik belirtileri ebeveyn tarafından gözlemlenirse, çocuğa daha fazla yardımcı olunabilir.
Bu dönemde çocuk artık bir birey olmak ve bir birey olarak kabul görmek istiyor.
Arkadaşları tarafından beğenilmek, bir arkadaş grubuna dahil olmak istiyor.
Bedensel gelişiminde arkadaşlarından geri kalmak ya da ileride olmak gibi bir durumun içindeyse, sorunları artıyor.
Soyut kavramlar üzerine daha çok kafa yoruyor. İdealist fikirleri keşfediyor, benimsiyor ve belli bir idealizme sadık olmayanları sığ buluyor. Bu noktada özellikle ebeveynlerini beğenmemeye başlıyor.
Arkadaşlarından daha özgürse ya da arkadaşlarından daha az özgürlüğe sahipse, sıkıntıları artıyor.
Romantikleşiyor; platonik aşklar, flörtler hatta cinsellik ile ilgili küçük/büyük deneyimler yaşıyor. Bu deneyimleri arkadaşlarından ileri düzeyde yaşarsa ya da onlar kadar yaşayamazsa sorunları yine artıyor.
Çocuk için, ergenlik dönemi içindeyken en önemli ölçüt daima arkadaşları oluyor. Bu nedenle bu dönemde içinde bulunduğu arkadaş grubu çok önemli.
Ergenlik süresince ebeveynlere düşen görevler neler?
Ergen ebeveynleri şunları bilmelidir:
- İletişim önemlidir.
Bu dönemde ergenliğin psikolojik ve fiziksel belirtileri iyi izlenmeli, çocuğun gelişim seviyesinden utanıp utanmadığı anlaşılmalıdır.
Her çiçeğin farklı zamanlarda açtığı fikrini çocuğa anlatın. Papatya baharda, nergis kışın açar. Birbirleriyle yarışmazlar.
Ayrıca her çiçek kendine özgü ve olduğu gibi güzeldir. Papatya güle özenip kızarmaz. Çocuk illa arkadaşlarının hoşlandığı şeylerden hoşlanmak, onlara benzemek zorunda olmadığını bilsin.
Kız çocuklar duygularıyla ilgili konularda konuşmaya oğlan çocuklarından daha yatkındır, bu nedenle ergenlikleri bir parça daha kolay geçer.
Çocuğun cinsiyeti ne olursa olsun, küçüklüklerinden itibaren ne hissettikleri sık sık sorulmalıdır. Başlarına gelen olaylar sonucunda korktuğunu, kızdığını, utandığını ya da üzüldüğünü kolay ifade eden çocuklar, bu dönemi daha rahat atlatır.
- Her zaman arkadaşlar kazanır.
Çocuğunuzu kötü arkadaşlardan, kötü alışkanlıklardan korurken onun ruh sağlığında onulmayacak yaralar açmayın. Onunla, sizden daha da uzaklaşıp arkadaşlarına yakınlaşmasına neden olacak şekilde inatlaşmaya girmeyin. Görüşmesini istemediğinizi söylediğiniz tüm arkadaşlarına daha sıkı bağlanacaktır.
- Çatışmayı kabullenin.
Belli bir seviyede çatışma normaldir, sizinle hiç çatışmayan ergen ya sağlıksız gelişiyordur ya da dışarıda sizin haberiniz bile olmayan farklı bir hayatı vardır.
- Uzaklaşmayı kabullenin.
Ergenlik dönemi çocuğun sizden uzaklaşıp kendi başına var olma dönemidir. Bu dönemde yaşanan krizlerin en büyüğü, bağımlı ilişki geliştiren ebeveynin (daha çok annenin) çocuğun kendisini terk ettiği düşüncesi ile özgürleşip birey olmasına izin vermemesinden kaynaklanır.
Bazen işler sarpa sarar:
- İzin verseniz de vermeseniz de sorun çıkacak istekleri olacaktır.
Ergen, arkadaşları tarafından kabul görmek için onların yapabildiği her şeyi yapmak ister.
Haklı olarak gitmesini istemediğiniz, giderse başına gelebileceklerden endişelendiğiniz istekleri olacaktır. Bakın “haklı olarak” derken kimin haklı olduğunu tam olarak belirtmedim. Çünkü siz endişelenmekte haklısınız ama çocuk da istemekte haklı. Arkadaşım gidebiliyorsa ben neden gidemiyorum diye düşünüyor.
Arkadaşlarının olduğu ortamdan geri kalırsa, onlar tarafından daha az sevileceğinden, kabul göremeyeceğinden endişeleniyor. İzin vermediğiniz için kaçıracağı deneyimin hayatının deneyimi olduğunu ve bir daha o fırsatın eline geçmeyeceğini düşünüyor.
İzin vermediğinizde, “sen küçüksün şu saatte evde olacaksın, bu evde bu kurallar geçerli, oraya gitmene izin vermiyorum” gibi sözleriniz, ergene “18’ime gelir gelmez bu evi terk edeceğim” dedirtir, sonra tansiyon hastası olan siz olursunuz. Peki istediği şeye izin vermek istemiyorsanız ne yapabilirsiniz?
Ebeveynlerin yapabilecekleri:
- Neyi neden istediğini iyi tahlil edin.
Gitmek istediği yere gerçekten gitmek isteyip istemediğini iyi anlayın.
Eğer gerçekten gitmek istiyorsa, ona ileride bu deneyimin çok daha iyilerini (ve tabii güvenlilerini) yaşayabileceğini garanti edin. Şimdi arkadaşının evine film izlemeye gidemez ama örneğin hafta sonu/tatilde sinemaya gidebilir (gibi).
Ya da o deneyimi yaşayabilmesi için ona yardımcı olun. Örneğin uzakta bir konsere gitmek istiyorsa, ulaşımına yardımcı olun. En azından belli bir saate kadar kalmasına izin verin. Ya da yanına güvendiğiniz ve onun da beğendiği bir yetişkin verin. Çocuklar bu dönemde sizin arkadaşlarınızla sizden daha iyi ilişki kurmaya eğilimlidir.
- Değerinin farkında olmasını sağlayın.
Arkadaşlarıyla ilişkisinin bozulmasından korkuyorsa, söz konusu arkadaşların onun gerçek değerini bilip bilmediğini sorgulamasını önerin.
Arkadaşları onu yardımsever olduğu için, dürüst olduğu için, zeki olduğu için sevebilirler. Ama ailesi bazı etkinliklere katılmasına izin vermediği için daha az seviyorlarsa, burada bir sorun olduğunu anlamalı.
Gerçek arkadaşlar, onun gidemediği yerlere gittiklerinde, onu üzmemek adına, deneyimlerini ballandıra ballandıra anlatmazlar.
- Alternatif sunun.
Onu arkadaşları tarafından takdir görecek, özenilecek başka bir aktiviteye yönlendirin. Alın en çok görmek istediği filme ya da maça götürün, bir tiyatro oyunu izletin. Çıkıp sevdiği bir yerde yemek yedirin. Neyi seviyorsa, kitapçıya, canlı müzik dinlemeye, kuaföre ya da alışverişe götürün.
Ara sıra böyle bir etkinliğe arkadaşını davet etmesine de izin verin. Ancak bu sürekli olmasın, yoksa siz onların yanında bekçi konumuna düşersiniz, kullanılırsınız. Önemli olan sizin birlikte iyi zaman geçiriyor olmanız.
Büyüdüğünü hissetsin:
Hatta arkadaşlarıyla erişemeyeceği bir şey yapın, -birlikte, güvenli bulduğunuz bir ortamda- büyüdüğünü hissetmesini sağlayın. Yetişkinlerle (arkadaşlarınızla) sohbet edebileceği, yaşam tarzınıza göre sadece yetişkinlerin yaptığı örneğin (gözünüzün önünde) alkollü içki içebileceği (yarım kadeh) bir ortam yaratın. Öte yandan bunu “ben yetişkin miyim yoksa çocuk mu?” ikilemine düşmeyeceği şekilde organize edin. Sınırları olduğunu, ergenlik dönemi yani bir geçiş dönemi içinde olduğunu unutmasın.
- Kendisine ait bir dünyası olsun.
En güzeli, bir hobisi olmasını sağlayın. Arkadaşlarının ona hayranlık duyacağı bir spor ile ilgilensin, bir enstrüman çalsın ya da başka bir sanat icra etsin. Bu şekilde hem zamanını verimli harcayacak, hem konsantre olmayı öğrenecek hem de bu hobiyle ilgilenen farklı insanlarla tanışacak, çevresi değişip vizyonu genişleyecektir. Birden fazla arkadaş grubu olması, hem sizin daha güvendiğiniz etkinliklere doğru yönlendirebilmenize hem de ileride sosyal ilişkilerini daha iyi organize edebilen bir insan olmasına yardım edecektir.
Üstelik ergenlik dönemi için sadece hobi olan bir faaliyetin, ileride ona yaşamını kazanmasında yardımı da dokunabilir.
Güven karşılıklıdır:
- Paylaşın ama asla ihanet etmeyin.
Sizinle başına gelenleri, onun için zorlu olan deneyimlerini paylaşmasını ve ona yol göstermeyi diliyorsunuz. Peki siz ona neler anlatıyorsunuz? Hayatın gerçeklerini ondan saklayarak bir yere varamazsınız.
Mali durumunuzu, sizi sıkan şeyleri onunla paylaşmalısınız. Elbette bunu, o size ebeveynlik etmek isteyecek kadar, yardım istermiş gibi yapmayın. Sadece aile içinde böyle paylaşımların normal olduğunu bilsin. Mutfakta anne-baba bağırış çağırış kavga etmişken, çocukların yanında sahte güler yüzler takındığınızda, onların gerçeği anlamayacaklarını düşünmüyorsunuz herhalde?
Eğer sırlarını paylaşmaya başladıysa, şimdi sizi çok daha zorlu bir sınav bekliyor. Sakın ihanet etmeyin. Ergenliğin psikolojik belirtileri arasında en önemlisi güven ihtiyacıdır. Size anlattığı bir deneyimi, başka bir şeye izin vermemek için kullanmayın ya da diğer ebeveyn ile paylaşmayın (fikrini almak isteyip paylaşsanız bile, çocuk bunu asla bilmesin). Eğer hoşlandığı kızdan bahsettiyse, zayıf aldığında “aklın fikrin kızlarda olursa, böyle olur” derseniz, bir daha ergenlik dönemi boyunca iletişimin i’sini bile kuramazsınız.
Ergenlik dönemi için iki kelime: Bol şans!
Ne yaparsanız yapın, mutlaka hatalı olacak. Mutlaka çocuğa zarar vereceksiniz. Çünkü kusursuz ebeveynlik diye bir şey yok.
Doğduğu andan itibaren yaptığınız ya da yapmadığınız her şey onun kişiliğini şekillendirecek ve bir biçimde onu travmatize edecek. Çünkü böyle böyle bir bireye dönüşüyoruz. Aksi taktirde yontulmamış kaya blokları olarak kalırdık.
Burada önemli olan, mümkün olduğunca geri dönüşü olmayan zararlar görmemesini sağlamak.
Benim ergenlik dönemi isyanım, sadece bedensel olarak korunduğumu, bir kafese kapatıldığımı hissetmem ama ruhen neler yaşadığımın asla dikkate alınmamasıydı.
Siz lütfen ergenliğin psikolojik belirtileri bakımından da farkındalık içinde olun ve onun ruhsal sağlığını da korumaya çalışın.
Bir de kendinize çok fazla yüklenmeyin. Kendi içinizde yaşadığınız gerilim ona da yansımasın.
Hele günümüzde sosyal medya üzerinden gelebilecek sonsuz tehlike var. Her şeyi asla kontrol edemezsiniz. Bir noktada yetiştirdiğiniz çocuğa güvenmek zorundasınız.
Bir doğum daha var, merak etmeyin…
Ergenlik dönemi bize son şeklimizi vermiyormuş.
41 yaşımı yaşadığım şu günlerde, rahatlıkla söyleyebilirim ki, bir kaç senedir kendimi kendimden yeniden doğuruyorum.
Hangi düşünce ve davranış kalıplarımın ailemden bana geçtiğini buluyorum. İstemediklerimi değiştiriyorum. Siz de yapmıyor musunuz?
Bu hepimizin görevi. Kendimizi yeniden şekillendirmek ve bilinçli bir dönüşümle istediğimiz kişi olmak mümkün.